Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Selam, merhaba!

Güzel bir yola girdik, bu yolda ilk duygularımızı tadıyoruz. Karşınıza ilk sayımızla çıkmanın heyecanını yaşıyoruz. Okulumuzun Psikoloji Kulübü’nün ne zamandır niyetlendiği ve bugüne nasip olan ilk Psikoloji Dergisi’ni çıkarıyor olmaktan mutluluk duyuyoruz. İlk sayımızda Fobiler temamızla birlikte karşınızdayız. Fobileri incelediğimiz bir sayıyla geldik. İlk sayımızda sizlerin geri dönüşleri bizler için çok önemli. Yeni yeni adım attığımız bu yolda sizlerin geri dönüşleriyle kendimizi daha da geliştirmek isteriz. Her türlü görüş ve önerileriniz için  sehirpsikolojidergisii@gmail.com  adresine e-posta atabilirsiniz. Aynı zamanda ilk sayımızdan sonraki tüm sayılarımızda misafir yazarlara yer vereceğiz. Yine aynı e-posta adresine eserlerinizi atarak misafir yazarımız olabilirsiniz. Temalarımız Şehir Psikoloji Kulübü sosyal medya hesaplarından duyurulacaktır. Bu temalara uygun yazılarınızı bekleriz. 2 ayda bir çıkacak olan dergimizin attığı ilk adım, ilk heyecan karşınızda. Hoş g...

Merve Tarhan ile Fobiler Üstüne Bir Söyleşi

Merve Tarhan İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun olduktan sonra yine aynı okulda tezli yüksek lisansını tamamladı. Psikolojik faktörlerin ekonomik değişkenleri nasıl etkilediğine yönelik interdisipliner çalışması ile Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından ödüle layık görüldü. Daha sonra, “Borderline Kişilik Yapılanmasında EMDR Terapisinin Uygulanması” adlı proje çalışmasını tamamlayarak klinik uzmanlığını aldı. Ardından, University of Hawaii’de tam burslu olarak doktoraya kabul edildi. Doktora süresince yine University of Hawaii’de araştırma görevlisi olarak çalıştı, lisans düzeyinde ders anlattı. Şu anda da yetişkinlerle bireysel psikoterapi seanslarını sürdürmektedir. Aynı zamanda da çeşitli illerde psikoloji atölyeleri yapmakta olan Tarhan bizlerle fobilerle ilgili bilgi ve deneyimlerini paylaştı. ¾       Fobinin tanımı nedir? Hepimizin korkuları var. Örneğin, bir aslanın büyük bir hızla size doğru koştuğunu düşünün… Korkarsınız. K...

Deprem Fobisi

Deprem fobisi ya da seismofobi deprem ya da deprem ile ilişkili sallantı, elektrik kesintisi, duvarların ya da nesnelerin üzerine yıkılması gibi durumlara yönelik duyulan yoğun korkudur. Kişinin kendi deprem deneyimi sonrasında oluşabileceği gibi başkalarının deneyimlediği depreme, deprem ile ilgili görsellere ya da hikayelere maruz kalma neticesinde de gelişebilir. Gerçekleşmiş bir deprem deneyiminden sonra geliştiği durumlarda, olay öncesi yaşananlar depremin gerçekleşmesiyle ilişkilendirilebilir. Örnek olarak, bir kişinin elini yüzünü yıkayıp dişlerini fırçaladıktan sonra yatağa gittiği sırada deprem olduğunu düşünelim. Böyle bir durumda kişi uyumadan önce el yüz yıkama, diş fırçalamadan kaçınabilir ya da el yüz yıkama ve diş fırçalama dahi onun için kaygı verici eylemler haline gelebilir.   Birtakım faktörler kişileri deprem fobisine daha yatkın hale getirir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir: ·           Deprem bölgesinde yaşıy...

Klostrofobi: Bir Film İncelemesi; Burried

Canlı canlı gömüldüğünüz bir tabutun içerisinde, yanınıza bırakılmış bir cep telefonuyla uyandığınızı düşünün. Kendinize geldiğinizde yanınızdaki telefonun sinyal alabileceği kadar sığ bir seviyede olduğunuzu fark ediyorsunuz. Telefonun şarjı ve tabuttaki oksijen tükenmeden önce, sizi kurtarması için kimi arardınız?  Burried (2010) filminde, Paul Conroy (Ryan Reynolds), toprağın altına gömülmüş bir tabutta uyanıyor. Karanlıkta uyanıyor, uzanıyor, hissediyor, fark ediyor. Normalden biraz daha uzun bir tabutun içinde, cebinde bulduğu bir çakmağın ışığıyla el ve ayaklarındaki ipleri çözüyor.  Paul, özel bir şirket için Irak'ta çalışan bir kamyon şoförü. Bir asker değil, özel harekât değil. Eğer öyle olsaydı rehin alınması durumunda karşılaşacağı durumlarla mücadele edebilmesi için eğitim almış olabilirdi. Korku ve paniği nasıl kontrol edeceğini gerçekçi simülasyonlar ve maruz bırakmalarla öğrenmiş olabilirdi. Ama bunların hiçbiri olmuyor çünkü Paul, sadece Irak'a sürüş g...

Fobi Tedavisinde Etkili Bir Alternatif: EMDR

Psikoloji literatüründe “göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme” olarak yer alan İngilizce kısaltması ile EMDR (Eye Movement Desensitization and Processing) olarak adlandırılan yaklaşım Francis Shapiro’nun 1987 yılında yaşadığı kişisel deneyimi ile ortaya çıkmıştır. Shapiro bir gün parkta yürürken bilinçli bir gayreti olmaksızın kendisini huzursuz eden bazı düşüncelerinin zihninde kapladığı yerin azaldığını fark eder. Bu yaşantıda fark ettiği bir diğer şey ise yürüyüş esnasında gözlerini sağa-sola, yukarı-aşağı hareket ettirmesidir. Bunu yaparak rahatsız edici düşüncelerden arındığını gözlemleyen Shapiro, daha sonra bunu çevresine de uygulayarak bu eylemin işe yaradığını görmüştür. Gözlerini sistematik olarak hareket ettiremeyen kişilere ise parmak hareketleri ile rehberlik ederek günümüzde psikoterapi alanında gün geçtikçe daha çok kabul görmeye başlayan EMDR’yi oluşturmuştur. Danışanın verilen uyaranlarla gözlerini sistematik bir şekilde hareket ettirmesi, geçmişini...

Garip Fobiler

Garip Fobiler Korkuyu, “hayatımızın her anında yaşamanın mümkün olduğu bir duygu” olarak tanımlıyorum. Korku hissinin davranışlarımıza yansıması daha önce başkalarından duyduğumuz şeylere karşı tedbir almamızı sağlıyor. Ve bu sistem o ana kadar olan süreçte yaşadığımız kötü anların tekrarlanmasını engellemek adına psikolojik bir kalkan oluşturuyor. Fakat bu gibi anlık veya kısa dönemli korkularımızın yanı sıra bu sürecin devamı halinde fobiler meydana geliyor. Yaygın olan fobiler arasında kedi-köpek korkusu, yükseklik korkusu, karanlık korkusu, asansöre binme korkusu gibi korkuların bulunduğunu görüyoruz. Fakat bu gibi fobilerin haricinde daha önce kimseden duymadığınız, aklınıza dahi gelmemiş fobilerin olduğu da yadsınamaz bir gerçek! İşte bu fobilerden bazıları: Chirofobi:  Kişinin kendi uzuvlarından korkması anlamına gelmektedir. Kimi insanlarda el görmekle, kimilerindeyse kulak, ayak ve benzeri uzuvları görmekle ortaya çıkar. Kişinin kendi uzuvlarıyla yaşamakta güçlük çekmes...

Kaç Kişilik Yalnızlık

Garsonla neredeyse masaya davet edecek kadar samimiyetle ilerleyen sohbetimizin iki saat kırk yedinci dakikasında geldi. Yüzünde hayatımda defalarca gördüğüm ve bir daha o yüzü görememe nedeni olan tanıdık ifade yerleşmişti. Konuya nasıl gireceğini ve cümlesini nasıl bitireceğini tahmin ediyordum. Elini uzattı. Soğuk bir tokalaşmaydı. Konuşmaya başlamaması için anlatabildiğim kadar hikaye anlattım. Yeniden birini tanımak zorunda kalmak, yeniden tuhaflığıma alışması, kendimi yeniden kabullendirmek çok zor olacaktı. Daha fazla sürdüremeyeceğimi anladım ve konuşmasına izin verdim.                -Dinliyorum...                -Yeter! Defalarca denedim artık yeter. Kendi deliliğinin benim hayatımı etkilemesine izin vermek istemiyorum artık. Fedakarlıkmış... Ömrünün sonuna kadar yanında olamaz insanlar. Kendi hayatının sorumluluğunu kendin almalısın....

Fobilerin Nörobiyolojisi

Klinik adıyla özgül fobiler, günlük yaşantımızda başımıza gelebilme ihtimali yüksek olan veya olmayan durumlara, objelere ve aktivitelere karşı duyulan aşırı korku ve bu korkuya tepki gösterme (donma-savaşma-kaçma) durumlarını ortaya çıkarır. DSM-V’te kaygı bozuklukları başlığı altında toplanan özgül fobiler, belirli bir nesne veya durumla ilgili kayda değer düzeyde korku ve kaygı yaşanması durumlarıdır (Demirci ve ark., 2015, s. 125). Her bireyde farklı fobiler ve farklı tepkiler gözlemlense de, fobilerin beyin bölgelerinde nasıl ortaya çıktığı ve nasıl oluştuğuyla ilgili yapılan araştırmalar ve gözlemler bu yazının ana konusu olacaktır. Beyinde korku duygusu ile ilgili sorumlu olan bölge amigdaladır. Medial temporal lobda yer alan amigdala, on üç adet nukleus içerir. Özellikle bazal amigdala, lateral amigdala ve santral nukleusu korku ile ilgili olaylarda yer almaktadır (Erdoğan, 2007, s.4). Bireyin korku koşullanmasında bellek oluşumundan sorumlu olan bölgenin lateral amigdala ...

Sosyal Fobi (Toplumsal Kaygı Bozukluğu)

                                                                                                                             Sosyal Fobi, 1966’da Marksve Gelder tarafından tanımlanmasına karşın ilk kez Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı’nın 3. baskısında (DSM III) yer almıştır. “Sosyal fobi” kavramı, konuşurken, piyano çalarken veya yazı yazarken başkaları tarafından gözlenme korkusu duyan hastaları tanımlamak için ilk kez 1903’de Janet tarafından kullanılmıştır. (Dilbaz, 1997) Sosyal fobi, kişinin başkalarınca değerlendirilebileceği bir ya da birden çok toplumsal durumda belirgin bir korku ya da kaygı duyması; aşağılanacağı, utanç duyacağı ya da gülü...