Canlı canlı gömüldüğünüz bir tabutun içerisinde, yanınıza bırakılmış bir cep telefonuyla uyandığınızı düşünün. Kendinize geldiğinizde yanınızdaki telefonun sinyal alabileceği kadar sığ bir seviyede olduğunuzu fark ediyorsunuz. Telefonun şarjı ve tabuttaki oksijen tükenmeden önce, sizi kurtarması için kimi arardınız?
Burried (2010) filminde, Paul Conroy (Ryan Reynolds), toprağın altına gömülmüş bir tabutta uyanıyor. Karanlıkta uyanıyor, uzanıyor, hissediyor, fark ediyor. Normalden biraz daha uzun bir tabutun içinde, cebinde bulduğu bir çakmağın ışığıyla el ve ayaklarındaki ipleri çözüyor.
Paul, özel bir şirket için Irak'ta çalışan bir kamyon şoförü. Bir asker değil, özel harekât değil. Eğer öyle olsaydı rehin alınması durumunda karşılaşacağı durumlarla mücadele edebilmesi için eğitim almış olabilirdi. Korku ve paniği nasıl kontrol edeceğini gerçekçi simülasyonlar ve maruz bırakmalarla öğrenmiş olabilirdi. Ama bunların hiçbiri olmuyor çünkü Paul, sadece Irak'a sürüş görevi için gönderilen bir kamyon şoförü. Evli ve bir oğlu var. Eşi Irak'ta bu görevi üstlenmesinden memnun değil. Ama kazanacağı paraya ihtiyacı var, bu yüzden yine de işi alıyor. Irak’ta iken, konvoyları saldırıya uğruyor. Birçok iş arkadaşı öldürülüyor ve birkaçı rehin alınıyor. Paul kaçırılıp tabut içinde rehin alınanlardan biri.
Tabutun içinde, onun için bırakılmış birkaç malzeme var. Bir çakmak, bir telefon, bazı aydınlatma çubukları, bıçak, alkol ve bir not. Tabuttan çıkmaya çalıştığı anlardaki deneyimi, kutuda kapalı kaldığını anladığında hissettiği korku hepimizin ilişki kurabileceği hisler. Filmi seyrederken o endişe ve panik deneyimini hayal edebiliyorsunuz. Çünkü bu hisler hepimizin paylaştığı temel korkulara dokunuyor. Kapalı bir alana hapsolursanız kaçamayacağınıza dair bir korku hissetmeniz evrimsel açıdan hayatta kalma arzunuzla açıklanır. Ortada gerçek bir tehdit unsuru varken yaşanan endişenin adı korkudur ve herhangi bir psikolojik tanı kriteri değildir. Ancak, apaçık bir tehlikenin olmadığı durumlarda hissedilen irrasyonel endişeler fobi olarak adlandırılıyor. Nörolojik sebepler bir yana, birçok fobinin geçmişte yaşanan bir travmadan sonra oluştuğu biliniyor. Eğer Burried filmi gerçek olsaydı, Paul Conroy, travma sonrası gelişen kapalı alan fobisinin apaçık bir örneği olabilirdi.
Paul’un ilk aradığı kişi eşi. Fakat ulaşamıyor, yardıma ihtiyacı olduğunu ve nefes alamadığını söyleyen bir sesli mesaj bırakıyor. 911, Pentagon, işveren ofisi, FBI, eşinin bir arkadaşı... Bütün aramalarının sonucu hayal kırıklığı oluyor. Siz canlı canlı toprağın altına gömülmüşken birinin telefonuna cevap vermemesi ya da bir kurumun sizi beklemeye alması nasıl hissettirir hayal edebilirsiniz.
Paul tam olarak çaresizlik içindeyken telefonu çalıyor. Yardım alma umuduyla telefonu açıyor. Arayan kişi onu rehin alıp toprağın altına gömen, yanına telefonu ve diğer malzemeleri bırakan kişi… Paul’dan bir rehin videosu çekmesini talep ediyor çünkü onun hayatta olduğunu kanıtlamak istiyor. Bu sayede ABD hükümetinden fidye istemeyi planlıyor.
Paul’un çağrıları onu, Dan Brenner adında, rehine kurtarmadan sorumlu bir kişiye ulaştırıyor. Paul, çeşitli insanlardan onu kurtarmak için ellerinden gelenin en iyisini yaptıklarını belirten birçok söz alıyor. Ancak kaçıranların istediği fidyenin verilemeyeceğini de söylüyorlar. Toprağın altında, oksijeni git gide azalıyor. Hayatını kurtarmak için elindeki tek şey bir cep telefonu ama onu açan kişilere güvenip güvenemeyeceğini de bilmiyor. Yattığı yerde hareket edebiliyor, çığlık atabiliyor ama kimse duyamıyor.
Paul tüm umutlarını ve Dan’a olan inancını kaybettiği anda Dan, Paul'a canlı bir şekilde gömülmüşken kurtarılmış, Mark White adında başka bir rehineden bahsediyor. Aslında bu, rehincilerin talimatlarına karşı kendisiyle işbirliği yapmasını sağlamak için söylenmiş bir yalan. Dan sadece Paul'a umut vermeye çalışıyor ve gerçekte Mark White asla bulunamamış bir rehine. Ve bu isim film için önemli.
Paul başlangıçta rehinecinin istediği videoyu yapmayı reddediyor. Ama sonra, telefonuna, kaçırılan iş arkadaşlarından biri olan Pamela’nın başından vurularak öldürüldüğü bir video geliyor. Öyle görünüyor ki onun hayatı için de fidye parası talep edilmiş. ABD hükümeti talebi karşılamayı reddettiği için Pamela öldürülüyor. Video, ciddi olduklarına inanmasını sağlamak ve gözünü korkutmak için Paul'a gönderiliyor. İşe yarıyor, Paul rehin alındığını anlatan videoyu çekip fidyeciye gönderiyor. Video çok kısa süre içerisinde internete yüklenip viral oluyor.
Paul aynı zamanda anksiyete hastası ve bunun için tedavi gördüğünü biliyoruz. Yerin altında hareketsiz ve oksijensiz kalmak aksiyetesini tetikliyor. Nefes darlıkları, çarpıntılar ve hatta baygınlıklar geçiriyor. Zaman zaman nefes egzersizleriyle kendisini kontrol edebiliyor ve kendisine her şeyin yolunda olduğuna dair telkinler verebiliyor. Burada da geçmiş anksiyete tecrübesinin onun için hayat kurtarıcı olabileceğini görüyoruz.
Toprağın altında bekleyişi sırasında Paul, çalıştığı şirketinin hukuk departmanından bir çağrı alıyor. Departman ona rehin alınmasından daha önce işten çıkarılmış olduğunu sölüyor ve sebep olarak da öldürülen iş arkadaşı Pamela ile aralarında romantik ilişki tespit edildiğini öne sürüyor. Böylece, hem rehin alınmasıyla ilgili hiçbir sorumluluk almayacaklar, hem de eğer orada ölürse, ailesi sigorta ve tazminat yardımlarından hiçbir şekilde faydalanamayacak. Bütün bunları öğrenirken Paul, yerin altında nefes almaya çalışıyor.
Paul yer altında geçirdiği saatlerin sonunda halüsinasyon görmeye başlıyor. İçinde olduğu mezarı kazdıklarını ve birilerinin onu bulduğunu görüyor. Bu sadece zihnindeki kısacık bir parlama. Gerçekte mezar iyice toprak dolmuş ve nefes alması için çok küçük bir alanı kalmış. Tamamen karanlıkta ve neredeyse hiç hareket alanı yok. Çok yakında boğularak öleceğini biliyor. Ve tam o sırada yine bir umut doğuyor. Dan, arayıp Paul'e, bir terörist ele geçirdiklerini ve mezarın yerini bildiğini söylüyor. Paul'e 3 dakikadan az bir süre içinde onun yanında olacaklarını söylüyor. Dan’ in sesi güven veriyor. Bu sırada Paul sonunda eşinin telefonuna ulaşıyor. Telefonda ağlayan eşine onu bulmaya geldiklerini, birazdan kurtulacağını ve eve geleceğini söylüyor. Söz veriyor, Irak görevini üstlendiği için özür diliyor ve güçlü kalmasını istiyor.
Birkaç dakika sonra, Dan telefonda onu bulduklarını söyleyip dayanmasını istiyor. Birilerine daha hızlı kazmalarını söylüyor. Telefondan helikopter ve insan sesleri, kazı sesleri geliyor. Paul'un nefes alacak alanı kalmamış ve birkaç dakikadan daha fazla dayanamayacağını biliyor. Kafası karışıyor çünkü tabutunun üzerinde kazı yapan kimseyi duyamıyor. Yine de telefonda kazı seslerini dinleyerek ve Dan’e güvenerek ona ulaşmalarını bekliyor. Kazmayı bitirdiklerinde, Dan birden sessizleşiyor. Ve sonra Paul'e kazdıkları mezarın Mark White'ın mezarı çıktığını söylüyor. Paul her şeyin bittiğinin farkında. Dan, onu kurtaramadığı için Paul'den özür diliyor. Paul’ün tabutu hızla kumla dolmaya devam ediyor.
Klostrofobi ile ilgili endişeleriniz varsa, bu filmi izlerken ferah ve havadar bir ortamda bol bol mola vermenizi öneririm. Eğer filmin sonunda Paul yaşasaydı, muhtemelen kalan ömrü boyunca asansör yerine merdivenleri tercih edecekti.
Rümeysa Betül Cebeci
Yorumlar
Yorum Gönder