Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

6. Sayımız: Çocuk

            Ne güzel yıllardı... Hepimiz çocuktuk ve şimdi büyüdük. Şimdi ebeveyn olma sırası bizde. Peki biz çocukluğumuzda neler yaşadık? Kendi çocuğumuza neler yaşatacağız? Neler vereceğiz, neleri öğreteceğiz?  23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı yaklaşırken biz de kalemlerimizi "Çocuk" konusuna yönlendirmek istedik. Sevgili yazarlarımız çeşitli yönlerle çocuğu ve çocukluğu anlattılar bize. Hepimize farkındalık olması ve çocuklara güzel bir dünya bırakmamız dileklerimizle. İyi okumalar dileriz. Editörler:  Ceren Öztürk  & Elif Büşra Bozali  &  Sena Karataş 

Erken Çocuklukta Duygusal Gelişim

İnsan olarak doğduğumuz andan itibaren duyguları öğrenmeye ve onları deneyimlemeye başlarız. Erken çocukluk dediğimiz dönem duygusal gelişim açısında çok kritik bir dönemdir çünkü bu dönemde çocukların dünyasına yön veren şey düşünceleri değil duygularıdır. Erken çocukluk döneminde gösterilen davranış ve hareketler duygusal birer ürün olduğundan duygusal öğrenme dönemi olarak da adlandırılabilir. Bu dönemde rasyonel düşünme kabiliyeti henüz olmadığından çocukların dünyayı algılayış biçimi de davranış biçimleri de duygusal odaklıdır.  Duygularımızın bir kısmı deneyimlenerek öğrenilirken bir kısmı da doğuştan bize verilmiştir. Doğumdan itibaren var olan duygularımız çevremizin de etkisiyle bir taraftan uyanırken öbür taraftan da yeni duyguları öğrenmeye başlarız. Kısacası, zaman ilerledikçe duygu dünyamız da genişlemeye başlar. Çocuklarda her birey gibi gün içerisinde birçok duyguyu deneyimlerler. Bu deneyimler yakın çevreleriyle aralarında oluşmuş olan etkileşimlerle ortaya çıkar. B...

Ebeveynlerin Çocuğun Gelişimindeki Yeri

             Çocukların hayatında önemli bir rol sahibi olan ebeveynlerin çocukluğun özellikle erken dönemlerindeki tutumları, davranışları ve dış dünyayla etkileşimleri, çocuğun hem zihinsel hem de fiziksel gelişimini şekillendirir. Dünyaya geldikleri andan itibaren çevrelerindeki her canlıyı, her nesneyi incelemeye ve yakından tanımaya programlanan çocuklara bu süreçte yol gösterme görevini ebeveynleri üstlenir. Çocuklar gelişim süreçlerinde ebeveynlerinin yardımlarıyla çevrelerini, insanları ve en önemlisi de dünyayı tanımaya başlarlar. Ebeveynler çocuklarının gelişimiyle doğrudan ilgilenerek onları yalnızca kendi ideallerine göre yetiştirmekle kalmaz, aynı zamanda çocuğun kendisini keşfetmesine ön ayak olur ve güçlü bir karakter oluşturmasında da ona yardımcı olurlar.  Psikoloji tarihi boyunca çocuk gelişimi hakkında ortaya birçok kuram atılmıştır. Erikson’un psikososyal gelişim kuramı, Bowlby’nin bağlanma kuramı, Piaget’nin bilişsel g...

Cinsel İstismarı Tanıma ve Anlama

Cinsel istismar genel tanımıyla bir kişinin kendi isteği dışında cinsel eyleme maruz kalmasıdır. Cinsel taciz, cinsel ilişki ve/veya cinsellikle ilgili çeşitli imalarda bulunmak olabilir. Bireye cinsel amaçlı fiziksel temasta bulunmak ve rızasız şekilde cinsel ilişkiye girmeye teşebbüs etmek cinsel istismar sınıfına girmektedir. Çocuk istismarı, 18 yaşın altındaki çocukların ya da ergenlerin ana-babaları, onları bakıp gözetmek ve eğitmekle görevli öğretmen, usta, koruyucu aile fertleri, vasi gibi kişiler ya da yabancı kişiler tarafından yapılan, bedensel ve/ya psikolojik olarak sağlıklarına zarar veren, fiziksel, duygusal, cinsel ya da zihinsel gelişimlerini engelleyen tutum ve davranışlardır. Özellikle çocuklarda cinsellik ile ilgili zihinsel ve fiziksel alt yapı henüz oluşmamış olduğu için bir erişkin tarafından yapılan her türlü cinsel yaklaşım ruhsal ve bedensel ihmaldir. Hiçbir koşul altında yapılan cinsel taciz meşru bulunamaz ve tacize sebep gösterilemez. İstismar üç başlık altı...

Bölünmüş Çocukluk: Çocukların Bağlanma Stilleri ve Boşanmanın Çocuk Üzerindeki Psikolojik Etkileri

Dünyaya geldiğimiz andan itibaren benliğimizi yaratmadaki en önemli etken ebeveyn- çocuk  ilişkisidir. Ebeveynle kurulan ilişki, dünyayla kurduğumuz ilişikinin kökünü oluşturur. Bu kök bizim yaşamımız  boyunca ilişkilerimizi nasıl yaşayacağımızı belirler. İşte biz bu köke psikoloji literatüründe bağlanma diyoruz.   Bağlanma çok kısaca, ebeveyn üzerinden dünyayla kurulan bağ sürecidir. Bağlanma kavramının  özünde, ebeveyn tarafından karşılanması gereken sevgi, ilgi ve huzur gibi ihtiyaçlar yatmaktadır.  Ebeveynlerle kurulan ilişki durumu ve diğer pek çok faktöre bağlı olarak çeşitli bağlanma stillerini ortaya  çıkmaktadır: Güvenli, kaygılı ve kaçınan.   Bağlanma stillerini belirleyen faktörlerden belki de en önemlisi, ebeveynlerin birbiriyle kurduğu  ilişkinin kalitesidir. Araştırmalar; anne-babaları boşanmış ya da ayrı olan çocukların anne-babaları birlikte  olan çocuklara göre, ebeveynlerine karşı güvensiz bağlanma stili geliştirdi...

Görünen Tehlike: Akran Zorbalığı

  Bir kişiye kasıtlı olarak defalarca zarar verme anlamına gelen zorbalık ile her insan hayatının bir bölümünde karşı karşıya kalabilmektedir. Bu zarar verici davranışlara fiziksel anlamda güç kullanma, sözel anlamda aşağılama, alay etme, kurban ile ilgili yanlış bilgiler yayma ve onu tehdit etme yoluyla veya duygusal olarak kurbanı gruptan dışlama ve diğer gruplardan dışlanmasına yol açma örnek gösterilebilir (Çankaya, 2011). Zorbalığa uğrayanların büyük bir kısmı çocuklardır. Çocuklar arasında yaşanan dalaşmalar kültürel açıdan normal karşılanmaktadır fakat çocukların fiziksel ve psikolojik olarak yaralanmalarına sebep olan zorbalığın “şakalaşmadan” ayırt edilmesi oldukça önemlidir. Bu konuya ilişkin akademik çalışmalar 1970’li yıllara dayanmaktadır; günümüzde akran zorbalığı giderek arttığından çalışmalarda da artış gözlenmektedir. Yapılan çalışmalar ışığında, cinsiyete göre erkek çocukların daha çok fiziksel zorbalık, kız çocukların ise sözel zorbalık yaptığı ve yaşları ilerled...

Pavor Nocturnus

Gece uykusu günlük yaşantımızı oldukça büyük bir ölçüde etkilemektedir. İyi bir gece uykusu, uyku süresinin sağlıklı bir şekilde geçirilmesi ve bu sayede uyandıktan sonra kişinin kendisini dinlenmiş hissettiği uykudur. Sözü edilen bu verimli uykuya ulaşmak ise kimi zaman yatmak üzere yastığa baş koymak kadar kolay değildir. Gün içerisinde hissedilen kaygılar, üzüntüler, gerginlikler; yaşanan sıkıntılı durumlar geçici olarak kişinin uykusundan aldığı verime etki edebilmekte; bireyin uykuya tam olarak dalamamasına, uyumuşken sıkça uyanmasına, korkulu rüyalar görmesine ve uyandığında kendini yorgun hissetmesine yol açabilmektedir. Bu ve benzeri uyku problemlerinden bazıları dissomnia olarak adlandırılmaktadır. Dissomnialar uyku süresi vb. etkenlerle uyku zamanlamasına artış, uykuya dalamama, uykudan sıkça uyanma gibi sorunların bir tür tabiridir. Bu tür uyku bozuklukları dönemsel ve geçici veyahut da ailesel ve kalıcı olabilmektedirler. Örneğin, sirkadiyen ritim uyku bozukluğu kısa sürede...