Psikoloji tarihi boyunca çocuk gelişimi hakkında ortaya birçok kuram atılmıştır. Erikson’un psikososyal gelişim kuramı, Bowlby’nin bağlanma kuramı, Piaget’nin bilişsel gelişim kuramı ve Vygotsky’nin sosyokültürel gelişim kuramı gibi önemli psikologlar tarafından ortaya atılan teoriler sayesinde günümüzde çocuk gelişimi ve ebeveynin bu süreçteki rolü hakkında oldukça bilgi sahibiyiz. Ebeveyn-çocuk ilişkisinin en çok ön plana çıkartıldığı kuramlardan biri olan bağlanma kuramında Bowlby, erken çocuk gelişiminde ebeveynle kurulan ilişkinin (bağlanma ilişkisi) çocuğun hayatında bıraktığı etkiden bahsetmiştir. Çocuğa hem gereken güven duygusunu aşılayıp hem de kimseye bağımlı olmamayı öğretebilen ebeveynler bağlanma sürecini sağlıklı yönetmiş sayılabilirler. Bir çocuğun bağlanma tarzı incelenirken şu da göz önünde bulundurulmalıdır: hiçbir çocuk, gelişimi boyunca ebeveyninden kolay bir şekilde ayrılamayacaktır ancak ayrılma kaygısı ebeveyn tarafından düzgün yönetildiği takdirde çocuk-ebeveyn arasındaki bağlanma da daha güvenli olacaktır. Her çocuğun tavrı ve durumlara gösterdikleri tepkiler farklı olduğundan ebeveynlerin bağlanma sürecini yönetmesi için mutlak bir doğru yol yoktur. Ebeveynler, çocuklarıyla ilgili ve onların ihtiyaçlarına karşı duyarlı oldukları sürece bağlanma sürecini sağlıklı bir şekilde yönetebilir ve dolayısıyla da çocukların dış dünyayla kuracakları ilişkiler için sağlam bir temel oluşturmuş olurlar.
Ebeveynlerin çocuğun gelişimi üzerinde etki bırakma yolları birkaç sınıfa ayrılabilir. Bu sınıflardan biri doğrudan kurulan etkileşimlerdir. Akla gelen ilk ve en belirgin yol olan doğrudan etkileşimler sayesinde çocuklar ebeveynleriyle ilk ilişkilerini kurar ve insan olmanın getirdiği basit dinamikleri kavramaya başlarlar. Ödül-ceza gibi mekanizmalar bu doğrudan etkileşimler sayesinde öğrenilir, çocukta doğru-yanlış algısı gelişmeye başlar. Duygusal özdeşleşme, ebeveynlerin çocuk gelişimini etkilemelerinin bir başka yoludur. Çocuklar belli bir yaşa gelene kadar bilinçdışında ebeveynleriyle kendilerini bazı yönlerden özdeşleştirmeye meyillidir. Ebeveyne ait olan bir karakteristik özelliğin, bir hissin veya bir fobinin kendisine ait olduğunu düşünerek ebeveyniyle kendini özdeşleştiren çocuğun kişiliğinin bir kısmını bu özdeşleştirmeler oluşturabilir. Çocuğun gelişiminde ebeveynlerin anlattıkları aile hikayeleri de önemli bir rol üstlenir. Bazı araştırmalar ebeveynlerin çocuklara akrabalarla ilgili anlattıkları hikayelerin çocukların kişilik gelişimini etkilediğini göstermektedir. Özellikle etkileyici ve akılda kalıcı başarı hikayelerinin çocuklara erken yaşta anlatılması onların davranış ve tavırlarını şekillendirdiği gözlenmiştir. Ebeveynler doğrudan etkileşimle çocuklara toplumsal hayata uyum sağlayabilme, sorumluluk alabilme ve başarıya ulaşma motivasyonuna sahip olabilme özelliklerini kazandırarak onların bilişsel ve kişilik gelişimine doğrudan katkı bulunmaktadır. Çocukların ebeveynleriyle kurdukları duygusal özdeşleşme ve ebeveynlerinden dinledikleri aile hikayeleri ise kendi özgüven duygularının pekişmesine destek olur ve gelecekten beklentilerinin şekillenmesini sağlar.
Çocuk yetiştiren bir ebeveynin sahip olması gereken en önemli özelliklerden biri duyarlılıktır. Ebeveynler için duyarlılık kavramı birçok davranışı kapsamakla beraber bir sürü önemli özelliğin de temelini oluşturur. Bir ebeveynin çocuğun ihtiyaçlarını gözeterek hareket etmesi, duygularına önem vermesi, durumlara verdiği tepkilere göre çevresini düzenlemesi gibi tutumların kaynağında ebeveynin duyarlı olması yatar. Ebeveyn duyarlılığı yalnızca çocuğun duygusal tepkilerine verilen önem değildir. Duyarlı bir ebeveyn çocuğun evresindeki uyarıcıların tamamına verdiği fiziksel veya duygusal tepkileri dikkatle gözlemler, çocuğun ihtiyaçlarına göre davranışlar sergiler, yaptırmak yerine yönlendirir. Ebeveynlerin sergilediği her türlü davranış çocuk gelişimini doğrudan veya dolaylı şekilde etkileyeceğinden elbette bu sürecin her zaman bilinçli bir şekilde şekillendirildiği söylenemez. Birçok çocuk erken gelişim sürecinde ebeveynlerinin direkt olarak kendilerini etkilemeyen tavırlarını veya farkında olmadan sergiledikleri davranışları bile gözlemleyip benimsemeye meyillidir. Bu da ebeveynlerin çocuk gelişimindeki rolünün göründüğünden ve tahmin edilenden çok daha önemli olduğuna işaret etmektedir.
Gökçe Küçükünsal
Kaynakça
Cherry, K. (2019). What Is Attachment Theory?. Verywell Mind.
Kagan, J. (1999). The Role of Parents in Children’s Psychological Development. Pediatrics, 104(Supplement 1), 164–167.
Landry, S. H. (2014). The role of parents in early childhood learning. Encyclopedia on Early Childhood Development. 6.
Yorumlar
Yorum Gönder