Ana içeriğe atla

Pavor Nocturnus


Gece uykusu günlük yaşantımızı oldukça büyük bir ölçüde etkilemektedir. İyi bir gece uykusu, uyku süresinin sağlıklı bir şekilde geçirilmesi ve bu sayede uyandıktan sonra kişinin kendisini dinlenmiş hissettiği uykudur. Sözü edilen bu verimli uykuya ulaşmak ise kimi zaman yatmak üzere yastığa baş koymak kadar kolay değildir.

Gün içerisinde hissedilen kaygılar, üzüntüler, gerginlikler; yaşanan sıkıntılı durumlar geçici olarak kişinin uykusundan aldığı verime etki edebilmekte; bireyin uykuya tam olarak dalamamasına, uyumuşken sıkça uyanmasına, korkulu rüyalar görmesine ve uyandığında kendini yorgun hissetmesine yol açabilmektedir. Bu ve benzeri uyku problemlerinden bazıları dissomnia olarak adlandırılmaktadır.

Dissomnialar uyku süresi vb. etkenlerle uyku zamanlamasına artış, uykuya dalamama, uykudan sıkça uyanma gibi sorunların bir tür tabiridir. Bu tür uyku bozuklukları dönemsel ve geçici veyahut da ailesel ve kalıcı olabilmektedirler. Örneğin, sirkadiyen ritim uyku bozukluğu kısa sürede atlatılabilmekteyken, hipersomnia yani aşırı uyuma durumu ömür boyu devamlılığını sürdürebilmektedir.

Kaygıların, üzüntülerin ve gerginliklerin yol açtığı uykuya dalma ve uyku problemlerinin yanı sıra sürekli veya uzun bir süre kalıcılık gösterebilen ve çevre tarafından gözlemlenebilen çeşitli uyku hastalıkları da mevcuttur. Uyku esnasında gerçekleşen sorunların ve olan davranışların dışarıdan gözlemlenebildiği bu problemler ise parasomnia olarak adlandırılmaktadır.

Kâbus bozukluğu ve uyurgezerlik, toplum içerisinde uyku teröründen daha çok bilinen parasomnialardır. Uyku terörünün kâbus bozukluğundan ve uyurgezerlikten başlıca farkı genellikle çocuklarda görülen bir rahatsızlık olmasıdır.

Uyku terörünün başlangıcı yaygın olarak üç veya sekiz yaşları arasında görülmektedir. Pavor nocturnus yani uyku (gece) terörü nadir olarak yetişkin bireylerde de görülebilmektedir. Yaygın olarak erkek çocuklarda tanısı konan bu uyku bozukluğu, ergenlik yıllarında iyileşme gösterebilmektedir.

NREM (Non-Rapid-Eye-Movement) uykusunun üçüncü aşaması olan yavaş dalga uykusu yani derin uyku anı REM uykusuna geçiş evresidir. REM uykusu adını o aşamada göz hareketlerinin hızlanmasından almıştır. Bununla beraber uyku süresince NREM ve REM dönemleri birbirini takip etmektedir. Bu döngü yetişkin bir bireyde ortalama doksan dakikada bir yinelenmektedir. Uyku terörü ise NREM uykusu esnasında kendini gösterir. 

Başlıca nedenlerinden biri psikolojik etkenler olan bu rahatsızlık, gece uykudan sıçrayarak, çığlık atarak, ağlayarak kalkmaya yol açmaktadır. Bu noktada bireyin bilincinin yerinde olmadığı, etrafında insanlar olsa da sayıklayarak ağlamayı sürdürdüğü gözlemlenebilmektedir. Pavor nocturnus teşhisi konan bireyler, tüm bu yaşananlardan habersiz bir şekilde uyanırlar. Bu nedenle bu rahatsızlığın saptanması diğer uyku problemlerinin saptanmasından daha güçtür.

Uyku terörü kimi insanlarda daimi olarak aynı saatte tecelli etmektedir. Bu tecelliyi önlemenin yollarından birinin kişinin bu tecelliden önce uyanması ya da uyandırılması olduğu söylenmektedir. Fakat maalesef ki, bu önerme kalıcı bir çözümü beraberinde getirmemektedir.

Yapılan araştırmalara göre uyku terörünün net bir tedavisi bulunmamaktadır. Lakin günlük yaşamdaki psikolojik sorunları çözmek, bununla beraber verimsiz uykuya yol açacak faktörlerden uzak durmak, başlıca strese bağlı olarak görülen tüm bu uyku bozukluklarının düzelmesine katkıda bulunacaktır.

Ayşe Rüveyda Akgüngör

KAYNAKÇA

Karaman, D. & Kara, K. & Durukan, İ. (t.y.). Uyku Bozuklukları.

Kocaaslan, S. & Öniz, A. & Özgören, M. (2010). “Uykuda İşitsel Uyarılma Potansiyelleri”. ADÜ Tıp Fakültesi Dergisi.

Özdemir, N. (t.y.). Dissomnialar. http://www.egopsikiyatri.com.

Thiedke, C. (2001). “Sleep Disorders and Sleep Problems in Childhood”. American Family Physician.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HAYAT GÜZELDİR FİLM ANALİZİ

                 Filmimiz, baş kahramanı cüretkâr, konuşkan, umursamaz bir adam olan Guido’nun amcasının yanında garson olarak çalışmaya başlaması ve Dora isminde bir öğretmene âşık olup evlenmesiyle başlıyor ve ailesiyle birlikte 2. Dünya savaşı sırasında Yahudilerin toplandığı bir esir kampına düşmesiyle devam ediyor. Bu esir kampında Guido küçük oğlunu yaşatabilmek için ona bunun bir oyun olduğunu hiç kimseye görünmeden saklanabilen ve hayatta kalanın en sonunda kocaman gerçek bir tanka sahip olacağını söyler çünkü oğlunun en sevdiği oyuncak tanktır. Böylelikle Guido oğlunun bu yıkıcı durumdan etkilenmemesini ve durumu bir oyunmuş gibi algılamasını sağlamış oldu İnsanın hayata tutunması için her zaman bir motivasyona ihtiyaç duyduğu gerçeği aslında filmde baş karakterimiz Guido’nun ailesi için kampta hayatta kalma mücadelesi vermesi, ailesinin bütünlüğünü korumaya çalışması, çocuğunun sağ kalması için çabalaması aslında belki de fizik...

Taklit Hastalıktan Dayatılan Hastalığa Munchausen Sendromunun Analizi

İnsanı bedensel, ruhsal ve sosyal bileşenlerin bir bütünü olarak düşündüğümüzde, bu bütünlüğün korunması ve sürdürülmesi sağlıklı olmayı temsil etmektedir. Bu iyilik halinin ortadan kalkması ise hastalığı ifade eder. İnsanların hastalık davranışları, hastalığın akut veya kronik olmasından, hasta kişinin sosyo-ekonomik ve kişisel özelliklerinden etkilenebilmektedir. Sayılan bu özellikler aynı zamanda hastalığa karşı gösterilen psikolojik tepkilerin de belirleyicisi olabilmektedir. Hastalık yüzünden çekilen acı ve bu acının kişinin hayatında yarattığı etki, o kişinin psikolojik sağlamlığının düzeyine göre daha hafif veya daha şiddetli hale gelebilir. Psikolojik sağlamlık, kişinin yaşadığı zor durumlar karşısında ruh sağlığını koruyabilme kapasitesi ve bu durumlara “uyum sağlama yeteneği” (Öz ve Bahardır Yılmaz, 2009, s.83) olarak açıklanmaktadır. Psikolojik sağlamlığı etkileyen en önemli faktörlerden biri ise sosyal destektir. Kronik hastalığı olan kişilerle yapılan bir çalışmada, algı...

OSB ve Taklit Becerisi

            Taklit, erken çocuklukla birlikte gelişen sosyal bir etkileşim becerisidir. Bu beceri, çocukların hem sosyal hayatında hem de yeni bilgi ve beceri kazanmalarında önemli rol oynamaktadır (Ingersoll, 2008b; Ingersoll ve Lalonde, 2010). Ayrıca, taklidin iletişimsel yönü ele alınırsa; ebeveyn- bebek arasındaki ilk etkileşim aracı olduğunu da söyleyebiliriz (Turan ve Ökçün-Akçamuş, 2013). Örneğin, bebekler karşılıklı gülümseyerek ya da çeşitli jest ve mimikler yaparak ebeveynlerinin çeşitli ses ve hareketlerini taklit ederler ve böylelikle aslında onlarla iletişime geçmiş olurlar.          Taklidin diğer bir işlevi olan öğrenmek ise, çocuklara fiziksel ve sosyal çevrelerini keşfetme şansı tanıdığı gibi bu çevrelerden çeşitli deneyimler öğrenmesini de sağlar. Bu öğrenme sadece sosyal değil aynı zamanda bilişseldir de çünkü taklit becerisinin denem- yanılma ya da problem çözme gibi ö...