Ana içeriğe atla

Kendinle Barışık Olmak

         

        Kendinle barışık olmak, kendini sevmek son zamanlarda o kadar çok söylenen, tavsiye verilen bir durum oldu ki şu sözleri etrafınızda duymuş olmanız bir hayli yüksek. “Başkasının seni sevmesi için ilk önce senin kendini sevmen gerek.”, “Neden kendini sevemiyorsun?”, “Yapamıyorsun çünkü kendinle barışık değilsin, ilk önce kendini sevmen lazım.”

 İçinde bulunduğumuz çağ, herkesi tavsiye veren bir Güzin ablaya çevirdi. Ve o Güzin Abla sürekli kendini sevmekten bahsediyor. Evet, kendini sevmek, kendinle barışık olmak bizim iyi olma halimiz için, potansiyelimizi ortaya koyabilmemiz için gerçekten önemli. Bu söz bu kadar çok söylenirken altı da boşaldı ve artık bir klişeye döndü. Gelin beraber “Kendini sevmek neden bu kadar önemli ve biz kendimizi sevmek için neler yapabiliriz?” i konuşalım.

İlk olarak kendi ihtiyaçlarını fark edip, önceliklendirmek işe yarabilir. Bazen bazı şeyleri istediğimizi sanırız, fakat ihtiyacımız o değildir. Tekrar tekrar kendimize dönüp “Bunu yapmak benim şu an bir ihtiyacım mı?” demek.  Kendimizi ve kendi ihtiyaçlarımızı herkesin önüne koymak. Bunlar kulağa biraz bencilce geliyor olabilir. Aslında bencillik toplumda bir tabu olarak önümüze çok önceden sunulmuş. Ama aslına bakarsak görürüz ki, her insan bencildir, hatta bencil olmak zorundadır hayatta kalabilmek için. Buradaki problem kendimizi tek önceliğimiz yaptığımızda başlıyor. İhtiyaçlarımız ilk önceliğimiz olabilir, ama tek önceliğimiz olması bizi daha da bencil bir tarafa sürüklüyor ve ilişkilerimizi zedeliyor. Bundan korkuyor olabilirsiniz fakat sizin ihtiyaçlarınızı ilk sıraya koymanız kendini sevmenizden başka bir şey göstermez.

İhtiyaçlarımızı önceliklendirmek kendimizi sevmemiz yolunda ilk adımımız olsa da bunun sürdürülebilir olabilmesi için onu korumamız gerekiyor. Korumak için gereken şey ise; SINIR KOYABİLMEK. Kişisel gelişim raflarında “Hayır” diyebilmek kitaplarının bu kadar çok satılmasının bir nedeni var. Çoğumuzun hem aile içinde hem de toplumda sınırlarımıza saygı gösterilmesi konusunda, ya da o sınırları korumak konusunda biraz yetersiziz. Ama bunu öğrenmek ve değiştirmek bizim seçimimiz. Bazı sınır ihlalleri farkında dahi olunmadan, güzel bir biçimde de olabiliyor. Kendimize ve ihtiyacımıza sahip çıkmak ve bunun arkasında her ihtimale karşı durabiliyor olmak hem kendimize sevgimizi hem de saygımızı artıracak.

İhtiyaçlarımızı önceliklendirmeyi bilsek, hatta sınırlarımızı korumayı da başarabilsek bile ihtiyaçlarımızın ne olduğunu anlayamayabiliriz. Peki ihtiyaçlarımızın ne olduğunu nasıl anlayacağız? 


Kendimizi tanıyarak. Kendimize kulak vererek. 


Çünkü biz insan olarak sadece bildiğimiz şeye güveniriz ve güvendiğimiz şeyi severiz.

Onun için de kendimizi bilmemiz gerekiyor. Nasıl biliniyor onu da yolda öğrenmek en doğrusu. Hatırlamamız gereken şey ise, eşsiz olduğumuzu fark etmek. “Eşsiz olmak” çok romantik bir cümle gibi gözüküyor olabilir, ama gerçekten aynı hayatı yaşadığınız bir ikiziniz dahi olsa tam olarak aynı bakış açısında, algıda değilsiniz. Sizin hayatınızı sizden başka deneyimleyen, öyle gören ve tam olarak siz gibi olan hiç kimse yok. Bunu zaman zaman hatırlamak gerek. Diğer hatırlamamız gereken şey ise; kendimize karşı olan o acımasız sesi susturabilmek. O sesin bize ait olmadığını, onu öğrendiğimizi fark etmek. Ne olursa olsun kendi elimizden tutabilmek, en büyük hatamıza, başarısızlığımıza ve tahammülsüzlüklerime karşı. O zaman hayat bizim için daha yaşanılabilir, kendimiz daha sevilebilir olacağız. 


Tabii ki, bunları öğrensek de fark etsek de değiştirmek hiç kolay değil. Yıllardır kendimizle iletişimimiz, başkalarıyla iletişimimiz bizi biz yapan yegâne şeylerden. Onu oradan çıkartıp yerine nasıl yöneteceğimiz konusunda tecrübesiz olduğumuz davranışları koyabiliyor olmak hem cesaret istiyor hem emek.  Ama bu “kendini sevmek” işi de ne kadar pratik edersek, aynı bir kas gibi, o kadar güçleniyor. Basit pratiklerle başlamak, bize iyi gelen şeylere yönelmek bizi bambaşka yollara sokabilir. Ve o yollar bizim en iyi halimizle tanışmak için bir fırsat olabilir. İşte bu yüzden bu kadar önemli kendini sevmek ve onunla barışık yaşamak.



                                                                                                                                        Sena Sert


KAYNAKÇA


Lifehack. 2021. 30 Ways To Practice Self-Love And Be Good To Yourself. [online] Available at: <https://www.lifehack.org/articles/communication/30-ways-practice-self-love-and-good-yourself.html> [Accessed 11 September 2021].


Medium. 2021. Why You Should Learn to Love Yourself and 7 Steps to Healthy Self-Love. [online] Available at: <https://medium.com/@danit712/why-you-should-learn-to-love-yourself-and-7-steps-to-healthy-self-love-53e665be5d81> [Accessed 11 September 2021].


Khoshaba, D., 2021. A Seven-Step Prescription for Self-Love. [online] Psychology Today. Available at: <https://www.psychologytoday.com/us/blog/get-hardy/201203/seven-step-prescription-self-love> [Accessed 11 September 2021].






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HAYAT GÜZELDİR FİLM ANALİZİ

                 Filmimiz, baş kahramanı cüretkâr, konuşkan, umursamaz bir adam olan Guido’nun amcasının yanında garson olarak çalışmaya başlaması ve Dora isminde bir öğretmene âşık olup evlenmesiyle başlıyor ve ailesiyle birlikte 2. Dünya savaşı sırasında Yahudilerin toplandığı bir esir kampına düşmesiyle devam ediyor. Bu esir kampında Guido küçük oğlunu yaşatabilmek için ona bunun bir oyun olduğunu hiç kimseye görünmeden saklanabilen ve hayatta kalanın en sonunda kocaman gerçek bir tanka sahip olacağını söyler çünkü oğlunun en sevdiği oyuncak tanktır. Böylelikle Guido oğlunun bu yıkıcı durumdan etkilenmemesini ve durumu bir oyunmuş gibi algılamasını sağlamış oldu İnsanın hayata tutunması için her zaman bir motivasyona ihtiyaç duyduğu gerçeği aslında filmde baş karakterimiz Guido’nun ailesi için kampta hayatta kalma mücadelesi vermesi, ailesinin bütünlüğünü korumaya çalışması, çocuğunun sağ kalması için çabalaması aslında belki de fizik...

Taklit Hastalıktan Dayatılan Hastalığa Munchausen Sendromunun Analizi

İnsanı bedensel, ruhsal ve sosyal bileşenlerin bir bütünü olarak düşündüğümüzde, bu bütünlüğün korunması ve sürdürülmesi sağlıklı olmayı temsil etmektedir. Bu iyilik halinin ortadan kalkması ise hastalığı ifade eder. İnsanların hastalık davranışları, hastalığın akut veya kronik olmasından, hasta kişinin sosyo-ekonomik ve kişisel özelliklerinden etkilenebilmektedir. Sayılan bu özellikler aynı zamanda hastalığa karşı gösterilen psikolojik tepkilerin de belirleyicisi olabilmektedir. Hastalık yüzünden çekilen acı ve bu acının kişinin hayatında yarattığı etki, o kişinin psikolojik sağlamlığının düzeyine göre daha hafif veya daha şiddetli hale gelebilir. Psikolojik sağlamlık, kişinin yaşadığı zor durumlar karşısında ruh sağlığını koruyabilme kapasitesi ve bu durumlara “uyum sağlama yeteneği” (Öz ve Bahardır Yılmaz, 2009, s.83) olarak açıklanmaktadır. Psikolojik sağlamlığı etkileyen en önemli faktörlerden biri ise sosyal destektir. Kronik hastalığı olan kişilerle yapılan bir çalışmada, algı...

OSB ve Taklit Becerisi

            Taklit, erken çocuklukla birlikte gelişen sosyal bir etkileşim becerisidir. Bu beceri, çocukların hem sosyal hayatında hem de yeni bilgi ve beceri kazanmalarında önemli rol oynamaktadır (Ingersoll, 2008b; Ingersoll ve Lalonde, 2010). Ayrıca, taklidin iletişimsel yönü ele alınırsa; ebeveyn- bebek arasındaki ilk etkileşim aracı olduğunu da söyleyebiliriz (Turan ve Ökçün-Akçamuş, 2013). Örneğin, bebekler karşılıklı gülümseyerek ya da çeşitli jest ve mimikler yaparak ebeveynlerinin çeşitli ses ve hareketlerini taklit ederler ve böylelikle aslında onlarla iletişime geçmiş olurlar.          Taklidin diğer bir işlevi olan öğrenmek ise, çocuklara fiziksel ve sosyal çevrelerini keşfetme şansı tanıdığı gibi bu çevrelerden çeşitli deneyimler öğrenmesini de sağlar. Bu öğrenme sadece sosyal değil aynı zamanda bilişseldir de çünkü taklit becerisinin denem- yanılma ya da problem çözme gibi ö...