Hatalar, yanlışlar, kızgınlıklar. Hepsi yaşadığımızı hissettiren duygular. Bazen işler yolunda gitmez ve içimizden atamadığımız hislere tutsak kalırız. Hem hayata hem de sorumlu duyduğumuz kişiye küsmek en doğru yol gibi gelir. Daha doğrusu en kolay yoldur. Hayal kırıklıklarımızın parçalarına basmadan yürümek zordur çünkü. İnsanız işte, en kolay neyse oraya sığınırız. Güvendiğimiz dağlara yağan şu karlar... Güneş açmasını beklemek çok uzun sürer. Karşımızdakinin anlaması ve güneşleri geri getirmesini beklemek doğru muydu peki? Hiç sanmam. Çünkü artık soğuk iklimi seviyor olabilir. Bizim aydınlık gökyüzümüze ait olmadığını fark etmiş olabilir. Gitmek istiyor olabilir.
İnsan ruhsal olarak kırıldığı her şeyde haklı olduğuna inanmak ister. Kırıldığımız yerden yeniden iyileştirilmeyi isteriz. Kendi yaralarımızı kendimiz sarmaya başladığımızda öfkemiz daha da artar. Çünkü gururumuz yalnız kalmanın hesabını karşı tarafa sorma niyetindedir. Gurur ve önyargı kitabında çok güzel bir söz vardır. Yazar, “Bence gurur çok yaygın bir kusurdur” der. Evet gerçekten de öyledir. Gurur haklı olmamayı kabullenemeyişimizdir aslında. Zamanın iyileştiriciliğine de takılmaz. Çok inatçıdır. Bir demiri kesmek kadar zor ve yorucudur. Barışı seçmeye yeltensek bile geri döndüren bir güçtür. Yenebilmek için kırıkları yapıştırmak gerekir. Eskisi gibi görünmese bile çalıştığına inanmamız, geçmişin yükünden kurtulmamız gerekir. En derinlerden bizi sarmaya çalışan o şeye engel olabilmek için çok çaba göstermeliyiz. Yorulmadan, yeniden başlayabilecek kadar güçlü olmayı diler her insan. Ruhundaki zedeleri aldırış etmeden affetmeyi ister. Küsmeyi de gurur yapmayı da istemeyiz aslında. Çünkü bunlar, aslında kişinin kendini de cezalandırmasıdır. Ortaya çıkan rahatsız edici, uyumsuz durumdan uzaklaşmak için bunu kabullenmek yerine bir çatışma içerisine gireriz. Bu savaşta gerçek haklı ve suçluyu bulmak da oldukça zordur. Ruhsal olarak çatışmaya girmeye pek hevesliyizdir. Psikolojimiz buna hazırlar kendini. Çünkü rahata ve huzura uygun bir alan yoktur içeride. Darmadağın olalım o halde, mutsuz olduğumuz her anın hesabını soralım. Affetmeyelim, tüm bağları kopartalım ki içeriye bir ışık girmesin. Karanlıktan mutlu olan ruhumuza, azat etmeyi öğretemeyiz. Önce onu ışığa alıştırmalıyız. Çünkü affedebilmek için önce kendimizi iyileştirmeliyiz. Gururumuzla gireceğimiz savaşı kazanabilmek için, sağlıklı bir ruha ihtiyacımız var. Kaçmayı seçenek görmemek için önce iyileşmeliyiz sevgili okuyucu…
Esra ÇARSANCAKLI
Yorumlar
Yorum Gönder