Ana içeriğe atla

DIŞ GRUP HOMOJENLİĞİ

Psikoloji, davranışı, bilinci, duyguları ve düşünceleri ayrı veyahut da beraber inceleyen bir alandır. Bir toplum içerisindeki tüm temel yapı taşlarında psikolojinin etkileri mevcuttur. Toplumu toplum yapan onu var eden bireylerdir. Psikoloji, toplumu meydana getiren bu bireyleri gözlemlemekte; gözlemler sonucunda çeşitli adlandırmalar yaparak incelemelerde bulunmaktadır.

Sosyoloji ise bireylerin bir araya gelerek oluşturduğu toplumu ve bu toplumun yapısını incelemektedir. Kornblum’un (2008) bir ifadesiyle sosyoloji, makro düzeyde toplumsal kurumların ya da toplumların yapısını ve değişimini, mikro düzeyde grupları gruplar arasındaki etkileşimi ve toplumsal rolleri incelemektedir. Bu bağlamda bakıldığında psikolojinin ve sosyolojinin ortaklaşa bir çalışma içerisinde olduğu kolayca söylenebilmektedir.

Psikolojinin sosyoloji ile bir arada yaptığı gözlemler ve araştırmalar bu alan dâhilinde sosyal psikoloji alt başlığını doğurmuştur. Sosyal psikoloji, bireylerin toplum nezdinde, toplumun ise bireylerin varlığı ön planda tutularak incelendiği bir alt daldır. Bu alt dal, insanları, onların duygu, düşünce ve benzeri yapılarını geçmişlerinde, şimdilerinde ve geleceklerinde bulundukları sosyal ortam bağlamında gözlemlemeyi hedeflemektedir. Sosyal psikoloji alanında en sık ele alınan teorilerden olan Sosyal Kimlik Kuramı (Tajfel ve Turner, 1979) bireylerin sosyal gruplarından doğan kimliklerinin, onlara öz saygılarını yükseltici bir kaynak sağlayabileceğini ifade etmektedir (Çoksan, 2006).

Bu kimlikler toplum içerisinde çeşitli grupların oluşmasına yol açmakta ve bununla beraber yeni kavramların doğmasına sebep olmaktadırlar. “İç Grup Kayırmacılığı” ve “Dış Grup Homojenliği” bu gibi kavramlardan yalnızca bazılarıdır.

Bireylerin yaşadıkları ortam, şahitlik ettikleri dinler, cinsiyetleri, büyüdükleri aile ve çevre yapısı, duygu ve düşünceleri, araştırdıkları ve öğrendikleri kendi zihinlerinde bir “Öteki” kavramını meydana getirmektedir. Kişi hangi ırka, hangi topluluğa, hangi siyasi partiye mensup olursa olsun zihninin derinliklerinde kendisinden olanı ve bir başkasını rahatça birbirinden ayırabilmektedir. 

İç grup kayırmacılığı, insanların zihninde iç grup ve dış grup olarak ikiye ayrılması sonucunda bu iki grup arasında yapılması muhtemel herhangi bir karşılaştırma durumunda bireylerin iç grupları kendilerine daha yakın ve doğru kabul etme yanlılığına verilen isimdir. İç grup kayırmacılığında kişi kendisinden olanı ötekine karşı savunmakta; grup içerisinde yer alan üyeleri bir olarak anmakla beraber dışta yer alanı ise farklı görmektedir.

Dış grup homojenliği ise grup içerisindeki üyelerin her birini birbirinden farklı olarak değerlendirmeyi hedeflemektedir. Bir grubu meydana getiren üyeler benliklerinde çeşitlilikler taşımaktadır. Dış grup homojenliğinde, iç grup kayırmacılığının aksine bir izlenim söz konusu olduğu ifade edilebilmektedir. Dış grup birbirinin aynı görünürken iç grup farklılıkları içermektedir.

Buna verilebilecek en alışılagelmiş örnek memleketler ve hemşerilik üzerindendir. Misal olarak Manisa’nın iki farklı köylüsü memleketteyken kendi köyünü diğerlerinden ayrı görerek adetlerindeki, dilindeki ve inançlarındaki farklılıkları anarak kendisini ve kendi köyünü özel bulmak derdindedirler. Fakat aynı köylülerin birbirilerini memleketlerindeyken değil de bir başka şehirde, örneğin İstanbul’da gördüklerinde ise bir anda adeta aynı aileden gelircesine kendilerini bir tuttukları görülebilmektedir. Manisalılar kendi şehirlerinde yani bir diğer ifade ile kendi grupları içerisindeyken birbirilerinin farklılıklarını öne sürmekteyken dış grupta ise kendilerini ortak anmaktadırlar.

Böylece, iç grup kayırmacılığının ve dış grup homojenliğinin toplum yapısı içerisinde oluşan iki kavram olduğu kaleme alınabilmektedir. Lakin bununla birlikte elbette ki bu kavramlar da toplum dahilinde kimi yapıları etkilemekte hatta ve hatta oluşturmaktadır.

Ayşe Rüveyda AKGÜNGÖR

KAYNAKÇA

        Çoksan, S. (2006). İç Grubu Kayırma ile İç ve Dış Gruba Eşit Davranmanın Nedensel Atıfları. Nesne Psikoloji Dergisi.

         Kornblum, W. (2008). Sociology in a Changing World. Thomson Wadsworth.



 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HAYAT GÜZELDİR FİLM ANALİZİ

                 Filmimiz, baş kahramanı cüretkâr, konuşkan, umursamaz bir adam olan Guido’nun amcasının yanında garson olarak çalışmaya başlaması ve Dora isminde bir öğretmene âşık olup evlenmesiyle başlıyor ve ailesiyle birlikte 2. Dünya savaşı sırasında Yahudilerin toplandığı bir esir kampına düşmesiyle devam ediyor. Bu esir kampında Guido küçük oğlunu yaşatabilmek için ona bunun bir oyun olduğunu hiç kimseye görünmeden saklanabilen ve hayatta kalanın en sonunda kocaman gerçek bir tanka sahip olacağını söyler çünkü oğlunun en sevdiği oyuncak tanktır. Böylelikle Guido oğlunun bu yıkıcı durumdan etkilenmemesini ve durumu bir oyunmuş gibi algılamasını sağlamış oldu İnsanın hayata tutunması için her zaman bir motivasyona ihtiyaç duyduğu gerçeği aslında filmde baş karakterimiz Guido’nun ailesi için kampta hayatta kalma mücadelesi vermesi, ailesinin bütünlüğünü korumaya çalışması, çocuğunun sağ kalması için çabalaması aslında belki de fizik...

Taklit Hastalıktan Dayatılan Hastalığa Munchausen Sendromunun Analizi

İnsanı bedensel, ruhsal ve sosyal bileşenlerin bir bütünü olarak düşündüğümüzde, bu bütünlüğün korunması ve sürdürülmesi sağlıklı olmayı temsil etmektedir. Bu iyilik halinin ortadan kalkması ise hastalığı ifade eder. İnsanların hastalık davranışları, hastalığın akut veya kronik olmasından, hasta kişinin sosyo-ekonomik ve kişisel özelliklerinden etkilenebilmektedir. Sayılan bu özellikler aynı zamanda hastalığa karşı gösterilen psikolojik tepkilerin de belirleyicisi olabilmektedir. Hastalık yüzünden çekilen acı ve bu acının kişinin hayatında yarattığı etki, o kişinin psikolojik sağlamlığının düzeyine göre daha hafif veya daha şiddetli hale gelebilir. Psikolojik sağlamlık, kişinin yaşadığı zor durumlar karşısında ruh sağlığını koruyabilme kapasitesi ve bu durumlara “uyum sağlama yeteneği” (Öz ve Bahardır Yılmaz, 2009, s.83) olarak açıklanmaktadır. Psikolojik sağlamlığı etkileyen en önemli faktörlerden biri ise sosyal destektir. Kronik hastalığı olan kişilerle yapılan bir çalışmada, algı...

OSB ve Taklit Becerisi

            Taklit, erken çocuklukla birlikte gelişen sosyal bir etkileşim becerisidir. Bu beceri, çocukların hem sosyal hayatında hem de yeni bilgi ve beceri kazanmalarında önemli rol oynamaktadır (Ingersoll, 2008b; Ingersoll ve Lalonde, 2010). Ayrıca, taklidin iletişimsel yönü ele alınırsa; ebeveyn- bebek arasındaki ilk etkileşim aracı olduğunu da söyleyebiliriz (Turan ve Ökçün-Akçamuş, 2013). Örneğin, bebekler karşılıklı gülümseyerek ya da çeşitli jest ve mimikler yaparak ebeveynlerinin çeşitli ses ve hareketlerini taklit ederler ve böylelikle aslında onlarla iletişime geçmiş olurlar.          Taklidin diğer bir işlevi olan öğrenmek ise, çocuklara fiziksel ve sosyal çevrelerini keşfetme şansı tanıdığı gibi bu çevrelerden çeşitli deneyimler öğrenmesini de sağlar. Bu öğrenme sadece sosyal değil aynı zamanda bilişseldir de çünkü taklit becerisinin denem- yanılma ya da problem çözme gibi ö...