2021 Yazında ülke genelinde meydana gelen orman yangınlarına yeterli müdahalede bulunulmadığı için çok hızlı bir şekilde büyüdü ve etrafındaki canlı cansız her şeyi kül etti. Tüm bunlara tanık olan ve sadece seyirci kalabilen insanların üzerinde yaşanılanlar büyük bir psikolojik etki bıraktı.
Yüzyıllarca Şaman olmuş Türkler kimi zaman dağa, kimi zaman da ormana kutsallık atfetmiş. O dağın veya ormanın içindeki canlılara zarar vermekten korkar, nehri kirletmemek için kıyafetini dahi yıkamaz olurmuş. Günümüzde büyük bir kısmı Müslüman olsa da Şamanlıktan kalan adetlerin ve ritüellerin bir kısmını hala muhafaza etmekte olan Türk milleti, kolektif bilincinde hala bunlara sahip olmasından dolayı yaşanılan orman yangını, hayvanların ölmesi ve yaşadıkları bölgenin tahrip edilmesi karşısında yaşanılanlar tüm toplumu etkileyen toplumsal bir travmayı tetiklemiş olma ihtimali yüksektir.
Bu toplumsal travmanın halk üzerinde bırakabileceği etkiler ise duygusal, fiziksel ve davranışsal olarak üçe ayrılabilir:
Duygusal tepki olarak insanlarda şok, üzüntü, öfke, endişe, suçluluk, umutsuzluk, kaygı, korku, karamsarlık, donukluk, aşrı sinirlilik, çaresizlik gibi belirtiler görülebilir. Fiziksel açıdan ise baş, göğüs ağrısı, mide ve bağırsak hassasiyetleri, aritmi, yüksek seslere karşı duyarlılık, iştah artması ya da azalması, sürekli halsizlik hali, nefes darlığı, bağışıklık sisteminin düşmesinin görülebilme ihtimali mevcuttur. Son olarak ise davranışsal açıdan uyku ve yeme bozuklukları, sosyallikten uzaklaşıp yalnızlaşma, öz bakım yetersizliği, içe kapanma, alkol ve madde kullanımı, kaçma-kaçınma davranışları, sessizleşme, odaklanama ve dağınıklık, sürekli aynı şeyle uğraşma, hiçbir şey olmamış gibi davranış durumlarının ortaya çıkabilme olasılığı bulunmaktadır.
Bunları yanında ilk olarak 2005’de Glenn Albrecht tarafından çıkarılmış olan ve son yıllarda sesini daha da duyurmuş bir kavram olan eko-anksiyete ise orman yangınları, doğal afetler ve iklim krizi gibi çevremize ve doğamıza karşı duyduğumuz kaygıya verilen isimdir. Amerikan Psikoloji Derneği eko-anksiyeteyi, kronik çevresel yok oluş korkusu (a chronic fear of environmental doom) olarak açıklamaktadır. Eko-anksiyete ortada herhangi bir durum olmadığı halde kronik bir halde devam edebilir. Yani herhangi bir felaket olmadığı halde kişide felaket olacağına dair bir korku olarak açıklanabilir. İnsan üzerinde bıraktığı psikolojik etkiler ise kişinin günlük işlevlerinde bozulmalar, umutsuz hissetmek, doğal afetlere veya iklim değişikliğine duyarsız kişi veya kurumlara karşı öfke hissetmesine ya da önceki jenerasyonun yeteri kadar dikkat etmemesinden dolayı bu felaketlerin ortaya çıktığına dair kişileri suçlaması şeklinde belirtiler ortaya çıkabilir. Yaşanılan orman yangılarıyla beraber insanların üzerindeki eko-anksiyetenin arttırdığı da söylenebilir.
E. Haktan ALTIN
KAYNAKÇA
Albrecht, G., Sartore, G.M., Connor, L., et al. (2007). Solastalgia: the distress caused by environmental change. Australasian Psychiatry, 15(s1): p95–98.
American Psychological Association/eco-America (2017). Mental health and our changing climate: impacts, implications, and guidance. Washington, DC: APA.
Roux, J. P. (2002). Türklerin ve Moğolların Eski Din. Bozkurt Yayınevi.
Eko-anksiyete kavramını ilk defa duydum. Araştıracağım. Emeğinize sağlık
YanıtlaSilYabancısı olduğumuz bilimsel araştırmalar hakkında bilgilendirdiğin için çok teşekkür ederim sevgili E. Haktan.
YanıtlaSil