Ana içeriğe atla

Doğal Afetlerin Etkileri Üzerine


Doğal afetler dünyamızda yer kürenin var olduğu hemen her noktada gerçekleşme riskini beraberinde barındırmaktadır. Bu afetler dünyanın doğal oluşumunun bir nedenidir. Dünya geçirdiği tüm afetlerle beraber yeniden şekillenmekte ve zaman zaman kendisinden eksilmekte, ardından ise yeniden var olmaktadır.  Depremler, seller, kasırgalar, volkan patlamaları ve tsunamiler bu doğal afetlerden yalnızca bazılarıdır.

Birbirinden çeşitli doğal afetler birbirlerini etkileyebilmekte, bir diğer ifade ile yaşanan bir doğal afet bir diğerinin oluşumuna sebep olabilmektedir. Bu duruma deprem ve sel ilişiği örnek verilebilmektedir. Yüzeyin altında bulunan yer kabuğu katmanlarının kırılmasıyla yaşanan sarsıntıya deprem adı verilmektedir. Bahsedilen kırılmayla toprak kayması beraberinde gelmekte ve bu nedenle göller, denizler ve nehirler gibi büyük birikintilerde su seviyesinin artımı görülebilmektedir. Su seviyesinin artması böylece afet bölgesinde yeni bir afeti doğurmakta ve sel hadisesi gerçekleşebilmektedir. Bu durumun etkisi elbette ki yalnızca bir afetin meydana gelmesinden çok daha büyük seyretmektedir.

 Yer küre insanlara, hayvanlarla ve bitkilere yaşam alanı sunmaktadır. Meydana gelen doğal afetlerin sosyolojik, psikolojik, tarihi, ekonomik ve benzeri birçok alanda etkisi mevcuttur.

Afetin gerçekleşmesinden etkilenenler yalnızca bölgede bulunan insanlar, hayvanlar ve bitkiler değildir. Onların yanı sıra doğal afetin etkileri bölgede bulunmayan fakat hadisenin kendisinden haberdar olan kimseler üzerinde de etki gösterebilmek gücüne sahiptir.

Yaşanan afetlerin etkileri de birbirleriyle bağlantılı gözlemlenebilmektedir. Meydana gelen afet ile birlikte yaşanan bölgede manevi ve maddi hasarın varlığından söz edilebilmektedir.  Afet bölgesi içerisindeki ve dışarısındaki insanların psikolojileri fiziksel bir darbe içermek zorunluluğu olmaksızın olaydan etkilenebilmektedir. Sosyolojik etkenler de bu hasarlar ile birlikte yeniden şekillenmektedir. Psikolojik, tarihi ve ekonomik etkiler ortak nihai sonuçlarını toplum üzerinde göstermektedirler. Toplumu oluşturan bireylerde yer eden çeşitli hasarlar tıpkı etraftaki hasarlar gibi büyük bir olumsuz güce sahiptir.

Tüm bunlarla beraber doğal afetlerin sosyolojik etkilerinden en önemlisinin göçler olduğu söylenebilir. Yaşanan afet sonrasında bölgenin yaşama uygun halden çıkışı veyahut bölge yerlilerinin yeni bir afetin geleceğinden korkması göçlere sebep olan iki temel nedendir.

Göçler ile birlikte yerliler yeni bir toplulukla tanışıklık sağlamakta, göç edilen yerin insanıyla göç eden yerlilerin arasında çeşitli kültürel alışverişler meydana gelmektedir. Tarihte meydana gelen büyük göçler ve bu göçlerin getirdiği yeni din, dil, ırk, gelenek farklılıkları gibi bir şehirden bir diğerine edilen göçler de türlü farklılıklarla tanışıklığa yol açmaktadır.

Kısaca izah etmek kolaydır ki doğal afetler dünyada yer kürenin yeniden şekillenmesine yol açmakla beraber o yer kürede yaşamını idame ettiren tüm canlıların hayatını da yeniden şekillendirmektedir.

Ayşe Rüveyda AKGÜNGÖR




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HAYAT GÜZELDİR FİLM ANALİZİ

                 Filmimiz, baş kahramanı cüretkâr, konuşkan, umursamaz bir adam olan Guido’nun amcasının yanında garson olarak çalışmaya başlaması ve Dora isminde bir öğretmene âşık olup evlenmesiyle başlıyor ve ailesiyle birlikte 2. Dünya savaşı sırasında Yahudilerin toplandığı bir esir kampına düşmesiyle devam ediyor. Bu esir kampında Guido küçük oğlunu yaşatabilmek için ona bunun bir oyun olduğunu hiç kimseye görünmeden saklanabilen ve hayatta kalanın en sonunda kocaman gerçek bir tanka sahip olacağını söyler çünkü oğlunun en sevdiği oyuncak tanktır. Böylelikle Guido oğlunun bu yıkıcı durumdan etkilenmemesini ve durumu bir oyunmuş gibi algılamasını sağlamış oldu İnsanın hayata tutunması için her zaman bir motivasyona ihtiyaç duyduğu gerçeği aslında filmde baş karakterimiz Guido’nun ailesi için kampta hayatta kalma mücadelesi vermesi, ailesinin bütünlüğünü korumaya çalışması, çocuğunun sağ kalması için çabalaması aslında belki de fizik...

Taklit Hastalıktan Dayatılan Hastalığa Munchausen Sendromunun Analizi

İnsanı bedensel, ruhsal ve sosyal bileşenlerin bir bütünü olarak düşündüğümüzde, bu bütünlüğün korunması ve sürdürülmesi sağlıklı olmayı temsil etmektedir. Bu iyilik halinin ortadan kalkması ise hastalığı ifade eder. İnsanların hastalık davranışları, hastalığın akut veya kronik olmasından, hasta kişinin sosyo-ekonomik ve kişisel özelliklerinden etkilenebilmektedir. Sayılan bu özellikler aynı zamanda hastalığa karşı gösterilen psikolojik tepkilerin de belirleyicisi olabilmektedir. Hastalık yüzünden çekilen acı ve bu acının kişinin hayatında yarattığı etki, o kişinin psikolojik sağlamlığının düzeyine göre daha hafif veya daha şiddetli hale gelebilir. Psikolojik sağlamlık, kişinin yaşadığı zor durumlar karşısında ruh sağlığını koruyabilme kapasitesi ve bu durumlara “uyum sağlama yeteneği” (Öz ve Bahardır Yılmaz, 2009, s.83) olarak açıklanmaktadır. Psikolojik sağlamlığı etkileyen en önemli faktörlerden biri ise sosyal destektir. Kronik hastalığı olan kişilerle yapılan bir çalışmada, algı...

OSB ve Taklit Becerisi

            Taklit, erken çocuklukla birlikte gelişen sosyal bir etkileşim becerisidir. Bu beceri, çocukların hem sosyal hayatında hem de yeni bilgi ve beceri kazanmalarında önemli rol oynamaktadır (Ingersoll, 2008b; Ingersoll ve Lalonde, 2010). Ayrıca, taklidin iletişimsel yönü ele alınırsa; ebeveyn- bebek arasındaki ilk etkileşim aracı olduğunu da söyleyebiliriz (Turan ve Ökçün-Akçamuş, 2013). Örneğin, bebekler karşılıklı gülümseyerek ya da çeşitli jest ve mimikler yaparak ebeveynlerinin çeşitli ses ve hareketlerini taklit ederler ve böylelikle aslında onlarla iletişime geçmiş olurlar.          Taklidin diğer bir işlevi olan öğrenmek ise, çocuklara fiziksel ve sosyal çevrelerini keşfetme şansı tanıdığı gibi bu çevrelerden çeşitli deneyimler öğrenmesini de sağlar. Bu öğrenme sadece sosyal değil aynı zamanda bilişseldir de çünkü taklit becerisinin denem- yanılma ya da problem çözme gibi ö...