Ana içeriğe atla

Deprem Korkusu



Deprem denilince insanın aklına hep belirsizlik geliyor. Ne zaman, nasıl, nerede yakalayacağı belli olmayan bir felaketmiş gibi. Ne zaman olacağını gerçekten bilemesek de aslında bundan en az hasarla kurtulmak, önlem alarak zararı sıfıra kadar indirmek çok önceden keşfettiğimiz bir durum.  Maalesef, bu topraklarda, böyle felaketlerle baş edebilmek, yöntemler geliştirmek ve yetkili kişilerin sorumluluk alması çok az rastladığımız bir durum olduğu için insanların afetlere karşı yoğun korku geliştirmesi, özellikle de deprem bölgesinde olduğumuz için bu afetlerin en başını depremin çekmesi çok anlaşılır.


Depremden korkan insanlar, ailelerinin, yakın çevrelerinin ve yaşadıkları yerin belirsiz bir zaman içinde yok olacağından derin bir korku duyarlar. Bu deprem korkusuna ‘Seismophia’ denir. Bu korkuda huzursuzluk, titreme, baş dönmesi, tedirginlik, kalp çarpıntısı, deprem hakkında çok konuşma ya da bu konuşmalardan kaçınma, karanlık ortamlara girmekten kaçınma gibi belirtiler bulunur. Öbür taraftan, pek çok fobinin aksine, eylemin kendisinden değil, potansiyel ölüm ve kayıplardan, olası sonuçlarından kaygı duyuluyor. Belirsizlik faktörü de bunu bir kaygı bozukluğuna çevirmekte elinden geleni yapıyor. Deprem sadece depreme maruz kalan kişilerde de görülmüyor. Medyada gördüğümüz deprem sonrası paylaşılan görüntüler, otoritelere olan güven eksikliği ve deprem sonrası eksik kalan psiko-sosyal destekler hem tetiklenmemize hem de bazı kişilerde travma sonrası bozukluğa sebep olabiliyor. Baş etme becerilerimiz, sevdiklerimizin kaybı ve sonrasında aldığımız destekler önemli ölçüde kişilerin depreme karşı tavrını değiştirebiliyor. 


Deprem zihnimizde “Dünya tehlikeli ve belirsiz bir yer ve ben bununla baş edebilmek için yetersizim” gibi çarpık düşüncelere sebebiyet verebilir. Dolayısıyla, deprem sonrası kendimizi güvende hissettiren rutinleri uyguluyor olmak bizi olası daha büyük psikolojik travmalardan koruyor. Bizi iyi hissettiren rutinler içinde, bizi gerçekten dinleyen, anlayan ve desteğini hissettiren kişilerin de olması bu travmalardan ve endişelerin azalmasında büyük rol oynuyor. Belirtiler depremden bir aydan fazla sürerse, ya da depreme maruz kalmayan bireylerde, depreme karşı hassasiyeti artırdıysa, destek almak çok önemli bir adım olabilir. Bir taraftan, isteksizlik depresyonun belirtisi olabilir. Çünkü bazı travmalardan sonra travma sonrası stres bozukluğu depresyona sebebiyet verebiliyor. Psikolojik destekler, baş etme becerilerimizi dolayısıyla psikolojik sağlamlığımızı artırıyor.


 Rahatlatıcı müzikler, meditasyon, spor, nefes çalışmaları gibi hayatımıza yeni ve farklı aktiviteler sokmak bu korkuyu yenmek adına başka bir yol olabilir. Aslında bu aktiviteler insanlara ortak olarak iyi geldiği bilinen aktiviteler olduğu için çoğu zaman sıkça öneriliyor ama her insan kendine neyin iyi geldiğini en iyi kendisi bilebiliyor. İçe bakmak, kendine sahip çıkmak, korkuları konuşabilmek ve konuşamadığında ona şefkatle yaklaşmak insanı bulunduğu endişe durumlarından çok daha rahat çıkartabiliyor. Söylenen şeyleri bir görev gibi yapıp, işe yaramadığında hayal kırıklığına uğruyorsanız belki kendinize iyi gelen şeyleri yine kendinize sorarak bulabilirsiniz. İşte profesyonel destek bu konuda en etkili yöntemlerden biri çünkü kendinizle tekrardan bağ kurmanızı, içinizdeki size iyi gelen şeyleri bilen bilgeyi keşfetmenizde yardımcı olabiliyorlar. Deprem normal giden hayatınızda anormal olan bir durumdu, ondan korkmanız, endişelenmeniz hatta anormal tepkiler vermeniz çok normal. Fakat, bu tepkileriniz ve endişeleriniz sizin rutin hayatınızı sekteye uğratıyorsa belki de yardım almak kendinize yapabileceğiniz en güzel şey olabilir. 


Bir diğer, deprem anksiyetesini önleyici faktörler olarak da eğitimi sayabiliriz. Deprem çantası hazırlamak, olası bir depremde neler yapacağınıza dair plan yapmak, ailenizle veya sevdiklerinizle ortak buluşma noktaları belirlemek bunlardan birkaçı. Ek olarak, deprem ve afet bilinci konusunda uzmanlaşmış kişilerden kendinizi güvende hissettirecek bilgiler alabilirsiniz. Evinizin geçmişini, yönetmeliğini kontrol ettirip, güvenilir ve uzman kişilerden güvende olduğunuza dair destek bekleyebilirsiniz.  AFAD’ın da dediği gibi “Depremler önlenemez fakat depremlerin afetlere dönüşmesi önlenebilir.” 

Sena SERT




Kaynakça



Başkanlığı, T., 2021. Depremler Önlenemez, Ancak Depremlerin Afetlere Dönüşmesi Önlenebilir. [online] Afad.gov.tr. Available at: <https://www.afad.gov.tr/depremler-onlenemez-ancak-depremlerin-afetlere-donusmesi-onlenebilir r.> [Accessed 13 August 2021].


Blog, E., Blog, E., Blog, E., sayfa, A., Yenilir?, D., Psikolog, E. and Testler, P., 2021. Deprem Korkusu (Seismophobia) Nedir? Nasıl Yenilir? | Evimdekipsikolog | Blog. [online] Evimdekipsikolog | Blog. Available at: <https://www.evimdekipsikolog.com/blog/deprem-korkusu-seismophobia-nedir-nasil-yenilir/> [Accessed 13 August 2021].



E-psikiyatri.com. 2021. [online] Available at: <https://www.e-psikiyatri.com/deprem-korkusunun-farkli-belirtileri-var#:~:text=%E2%80%9CSeismophobia%E2%80%9D%20olarak%20tan%C4%B1mlanan%20deprem%20korkusu,ortamlardan%20ka%C3%A7%C4%B1nma%2C%20deprem%20ile%20ilgili> [Accessed 13 August 2021].



Kaya, C., 2021. Deprem Korkusu Nedir? Nasıl Geçer? - Klinik Psikolog Cem Kaya. [online] Cemkaya.net. Available at: <https://cemkaya.net/yazilarim/deprem-korkusu-nedir-nasil-gecer-139> [Accessed 13 August 2021].



Şimşek, B., 2021. Deprem Korkusu Atlatılabilir mi? -. [online] Izmirpsikoloji.com. Available at: <https://izmirpsikoloji.com/deprem-korkusu-atlatilabilir-mi/> [Accessed 13 August 2021].



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HAYAT GÜZELDİR FİLM ANALİZİ

                 Filmimiz, baş kahramanı cüretkâr, konuşkan, umursamaz bir adam olan Guido’nun amcasının yanında garson olarak çalışmaya başlaması ve Dora isminde bir öğretmene âşık olup evlenmesiyle başlıyor ve ailesiyle birlikte 2. Dünya savaşı sırasında Yahudilerin toplandığı bir esir kampına düşmesiyle devam ediyor. Bu esir kampında Guido küçük oğlunu yaşatabilmek için ona bunun bir oyun olduğunu hiç kimseye görünmeden saklanabilen ve hayatta kalanın en sonunda kocaman gerçek bir tanka sahip olacağını söyler çünkü oğlunun en sevdiği oyuncak tanktır. Böylelikle Guido oğlunun bu yıkıcı durumdan etkilenmemesini ve durumu bir oyunmuş gibi algılamasını sağlamış oldu İnsanın hayata tutunması için her zaman bir motivasyona ihtiyaç duyduğu gerçeği aslında filmde baş karakterimiz Guido’nun ailesi için kampta hayatta kalma mücadelesi vermesi, ailesinin bütünlüğünü korumaya çalışması, çocuğunun sağ kalması için çabalaması aslında belki de fizik...

Taklit Hastalıktan Dayatılan Hastalığa Munchausen Sendromunun Analizi

İnsanı bedensel, ruhsal ve sosyal bileşenlerin bir bütünü olarak düşündüğümüzde, bu bütünlüğün korunması ve sürdürülmesi sağlıklı olmayı temsil etmektedir. Bu iyilik halinin ortadan kalkması ise hastalığı ifade eder. İnsanların hastalık davranışları, hastalığın akut veya kronik olmasından, hasta kişinin sosyo-ekonomik ve kişisel özelliklerinden etkilenebilmektedir. Sayılan bu özellikler aynı zamanda hastalığa karşı gösterilen psikolojik tepkilerin de belirleyicisi olabilmektedir. Hastalık yüzünden çekilen acı ve bu acının kişinin hayatında yarattığı etki, o kişinin psikolojik sağlamlığının düzeyine göre daha hafif veya daha şiddetli hale gelebilir. Psikolojik sağlamlık, kişinin yaşadığı zor durumlar karşısında ruh sağlığını koruyabilme kapasitesi ve bu durumlara “uyum sağlama yeteneği” (Öz ve Bahardır Yılmaz, 2009, s.83) olarak açıklanmaktadır. Psikolojik sağlamlığı etkileyen en önemli faktörlerden biri ise sosyal destektir. Kronik hastalığı olan kişilerle yapılan bir çalışmada, algı...

OSB ve Taklit Becerisi

            Taklit, erken çocuklukla birlikte gelişen sosyal bir etkileşim becerisidir. Bu beceri, çocukların hem sosyal hayatında hem de yeni bilgi ve beceri kazanmalarında önemli rol oynamaktadır (Ingersoll, 2008b; Ingersoll ve Lalonde, 2010). Ayrıca, taklidin iletişimsel yönü ele alınırsa; ebeveyn- bebek arasındaki ilk etkileşim aracı olduğunu da söyleyebiliriz (Turan ve Ökçün-Akçamuş, 2013). Örneğin, bebekler karşılıklı gülümseyerek ya da çeşitli jest ve mimikler yaparak ebeveynlerinin çeşitli ses ve hareketlerini taklit ederler ve böylelikle aslında onlarla iletişime geçmiş olurlar.          Taklidin diğer bir işlevi olan öğrenmek ise, çocuklara fiziksel ve sosyal çevrelerini keşfetme şansı tanıdığı gibi bu çevrelerden çeşitli deneyimler öğrenmesini de sağlar. Bu öğrenme sadece sosyal değil aynı zamanda bilişseldir de çünkü taklit becerisinin denem- yanılma ya da problem çözme gibi ö...