Ana içeriğe atla

Afetlerden Sonrası: Psikiyatrik Rahatsızlıklar


Dünyadan gelip geçtiğimiz süre boyunca birçok felaketle karşılaşıyoruz. Bazıları bizim bireysel yaşamımızın ürünüyken bazıları kaçınılamaz şekilde toplumsal oluyor. Toplumsal olarak yaşayan herkesin ömründe bir kere de olsa karşılaştığı felaketlerden biri de afetler. Bu ağustos ayında ülkece hatta dünyaca zor zamanlar geçiriyoruz. Sadece Türkiye’de 28 Temmuz’dan itibaren 197 farklı bölgede orman yangın çıktı. Doğa’nın ciğerleri şeklinde addettiğimiz ormanlarımız yanarken, bu yangınlar maalesef can ve mal kaybına da sebep oldu. Hayvanlar, birçok kişinin evleri, ekmek kapıları, yerleşim yerleri sıçrayan yangın sebebiyle yok olurken günümüzde haber ağının çok gelişmiş olmasıyla birlikte tüm Türkiye de bu acılara an be an şahit oldu.


 Şüphesiz ki doğal afetlerin, özellikle birinci elden bunu deneyimleyen kimi bireylerde psikopatolojik etkiler bıraktığı bir gerçek. Günümüzde sosyal medyada bilginin çok kolay yayılabilir ve ulaşılabilir olması nedeniyle, afeti direkt deneyimlemeyen fakat haber içeriklerine çok maruz kalan, toplumsal zarardan etkilenen ikincil kurbanlarda da benzer etkilerin görünmesi mümkün (Galambos, 2005). Hatta toplumsal zararın büyük olduğu doğal afetlerin, bireysel kayıpları da bulunan afetzedelerde daha uzun süre negatif etkisinin sürdüğü gözlemlenmiştir (Phifer ve Norris, 1989). Yine de doğal afetlerden sonra birçok kişide psikiyatrik bir rahatsızlığın oluşmadığını söylemek gerek. Araştırmaya göre afetzedenin hayatın normal akışına tekrar uyum sağlaması insanın doğal mekanizmalarından biri. Afetzedenin patoloji geliştirme potansiyelini belirleyen faktörlerden birisi ise psikolojide “direnç” dediğimiz kavram (Goldmann ve Galea, 2014). 


Literatürde yapılan birçok araştırmayı derleyen bir meta-analiz çalışmasına göre afetlerden sonra en sık görülen psikiyatrik bozukluklardan bazıları; Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), majör depresif bozukluk, anksiyete bozukluklarıdır (genel anksiyete ve sosyal anksiyete bozukluğu) (Beaglehole ve ark., 2018). Bunların yanında en çok deneyimlenen diğer rahatszılıklar ise; madde kullanım bağımlılığı, panik bozuklukları, sürekli depresif bozukluk (distimi), spesifik fobiler, agorofobidir (Canino, Bravo, Rubio-Stipec ve Woodbury, 1990; Fergusson, Horwood, Boden ve Mulder, 2014; Hussain, Weisaeth ve Heir, 2011; Sharan, Chaudhary, Kavathekar ve Saxena, 1996).


 Daha önce bahsedildiği gibi, afetlerden sonra patoloji gösterme durumu bireye göre değişken olsa da istatiksel olarak en sık görülen birkaç psikiyatrik rahatsızlıktan bahsetmekte fayda var:


  • Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB): 

TSSB, travma sonrası en çok görülen bozukluklardan biridir. Bu yazıda söz konusu travmalar doğal afetken; savaşlar, göçler ve bireysel travmalardan sonra da bu rahatsızlık görülebilir. TSSB en çok direkt olarak afete maruz kalanlarda görülse de kurtarıcı ekipte çalışanlarda ve genel popülasyonda da görülebilmektedir. TSSB özellikle afete maruz kalan çocuklarda çok yaygın görüldüğü gözlemlenmiştir. TSSB, travmayı takiben ortaya çıkıp 1 ay sürebilir, 3 aydan uzun sürerse kronik hale gelir.


Belirtileri: 

  • İstem dışı travma anıları, kabuslar, geçmişe dönme

  • Travmayı hatırlatan uyaranlardan kaçınma

  • Travma akla gelince bedensel tepkiler

  • Kendini suçlama ve olumsuz duygulanım

  • Kolay öfkelenme, tetikte olma ve irkilme

  • Uyku bozukluğu ve odaklanmada güçlük (APA, 2013)


  • Majör Depresif Bozukluk:

Genel popülasyondaki en yaygın bozukluklardan biridir. TSSB’den sonra afetzedelerde en çok gözlemlenen psikiyatrik rahatsızlıktır. Aynı zamanda TSSB ile beraber süren rahatsızlıkların başında gelir. Tanının konması için 5 kriterin en az 15 gün sürmesi gereklidir. Majör depresyon bozukluğunun risk faktörlerinden biri de çevresel etkilerdir. Doğal afetleri de bireyde majör depresyonun gelişmesinde rol oynayabilecek çevresel etkenlerden biri olduğu düşünülebilir (yakın zamanda kayıp, hayatta büyük değişimler). Bu etkileşimin sebebinin stres içeren yaşam olayları ile depresyonun nedensel ilişkisi olduğu söylenebilir (Foa, Stein ve McFarlane, 2006).


Belirtileri: 

  • İlgi – istek azalması (anhedoni)

  • Depresif duygudurum

  • İştah azalması ya da artması

  • Uyku azalması ya da artması

  • Enerjinin azalması, yorgunluk

  • Psikomotor yavaşlamaya da ajitasyon

  • Suçluluk, değersizlik hissi

  • Konsantrasyon güçlüğü

  • İntihar eğilimi (APA, 2013)


  • Anksiyete Bozuklukları:

Anksiyete bozuklukları genel tanımı gereğince de olaylara karşı aşırı endişe ve kaygı duyma niteliği içeren rahatsızlıklar ve bu rahatsızlığın ilişkilendiği davranışlardır. Hatta TSSB, anksiyete bozukluğu olan kişilerde sonradan görülebilecek bir rahatsızlıkltır. Genel anksiyete bozukluğu (GAB), doğal afetlerden sonra travma yaşayan bireylerde gözlemlenebilen, kaçınmanın ve korku halinin 6 ay boyunca çoğu gün afetzedenin yaşamında vuku bulmasıyla tanımlanabilecek bir rahatsızlıktır.


 Belirtileri: 

  • Huzursuzluk, gerginlik 

  • Kolay yorulma

  • Odaklanmakta güçlük çekme ya da zihnin boşalmaması

  • Kolay kızma

  • Somatik gerginlikler

  • Uyku bozukluğu (uykuya dalmakta, uykuyu sürdürme, doyurucu olmayan uyku) (APA, 2013)


  • Madde Kullanım Bağımlılığı:

Sigara, alkol veya narkotik ilaçların kullanımı stresli yaşam olaylarıyla karşılaşan bireylerde artış gösterebilir. Bu durumda doğal afet gibi bir travmayı deneyimlenen bireylerde de madde kullanım bağımlılığının gözlemlendiği söylenebilir. Yapılan araştırmalara göre de TSSB ve madde kullanımın ilişkininin nedensellik ilkesine bağlı olduğu ortaya konmuştur (Foa ve ark., 2006). Afetzedeler madde kullanımını, bir başa çıkma mekanizması olarak kullanır.

Belirtileri: 

  • İstediğinden uzun süre veya büyük ölçüde kullanım

  • Madde kullanımı için büyük istek 

  • Tekrar eden kullanım sonucu sorumluluklarını yerine getirememe

  • Olumsuz bedensel, ruhsa ve bilişsel etkilerini bilmeye rağmen kullanıma devam etme

  • Maddeye tolerans gelişmiş olması

  • Kullanımdan dolayı günlük etkinliklerin azaltılması veya bırakılması

  • Yoksunluk belirtileri (bulantı, huzursuzluk, sinirlilik, saldırganlık, uykusuzluk vb.) (APA, 2013)


Asel KURT


KAYNAKÇA


American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and sta- tistical manual of mental disorders (5th              ed.). Arlington, VA: American Psychiatric Publishing.


Beaglehole, B., Mulder, R. T., Frampton, C. M., Boden, J. M., Newton-Howes, G., & Bell, C. J. (2018). Psychological distress and psychiatric disorder after natural disasters: systematic review and meta-analysis. The British Journal of Psychiatry213(6), 716-722.


Canino, G., Bravo, M., Rubio-Stipec, M., & Woodbury, M. (1990). The impact of disaster on mental health: prospective and retrospective analyses. International Journal of Mental Health19(1), 51-69.


Fergusson, D. M., Horwood, L. J., Boden, J. M., & Mulder, R. T. (2014). Impact of a major disaster on the mental health of a well-studied cohort. JAMA psychiatry71(9), 1025-1031.


Foa, E. B., Stein, D. J., & McFarlane, A. C. (2006). Symptomatology and psychopathology of mental health problems after disaster. J Clin Psychiatry67(Suppl 2), 15-25.


Galambos, C. M. (2005). Natural disasters: Health and mental health considerations. Health & Social Work30(2), 83.


Goldmann, E., & Galea, S. (2014). Mental health consequences of disasters. Annual review of public health35, 169-183.


Hussain, A., Weisaeth, L., & Heir, T. (2011). Psychiatric disorders and functional impairment among disaster victims after exposure to a natural disaster: a population based study. Journal of affective disorders128(1-2), 135-141.


Phifer, J. F., & Norris, F. H. (1989). Psychological symptoms in older adults following natural disaster: Nature, timing, duration, and course. Journal of Gerontology44(6), S207-S212.


Sharan, P., Chaudhary, G., Kavathekar, S. A., & Saxena, S. (1996). Preliminary report of psychiatric disorders in survivors of a severe earthquake. The American Journal of Psychiatry.


Türkiye'de yangınlarda son durum: 13 orman yangını devam ediyor. (2021, 6 Ağustos). Euronews. https://tr.euronews.com/2021/08/01/turkiye-de-yang-nlarda-son-durum-20-yerde-sondurme-cal-smalar-suruyor






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HAYAT GÜZELDİR FİLM ANALİZİ

                 Filmimiz, baş kahramanı cüretkâr, konuşkan, umursamaz bir adam olan Guido’nun amcasının yanında garson olarak çalışmaya başlaması ve Dora isminde bir öğretmene âşık olup evlenmesiyle başlıyor ve ailesiyle birlikte 2. Dünya savaşı sırasında Yahudilerin toplandığı bir esir kampına düşmesiyle devam ediyor. Bu esir kampında Guido küçük oğlunu yaşatabilmek için ona bunun bir oyun olduğunu hiç kimseye görünmeden saklanabilen ve hayatta kalanın en sonunda kocaman gerçek bir tanka sahip olacağını söyler çünkü oğlunun en sevdiği oyuncak tanktır. Böylelikle Guido oğlunun bu yıkıcı durumdan etkilenmemesini ve durumu bir oyunmuş gibi algılamasını sağlamış oldu İnsanın hayata tutunması için her zaman bir motivasyona ihtiyaç duyduğu gerçeği aslında filmde baş karakterimiz Guido’nun ailesi için kampta hayatta kalma mücadelesi vermesi, ailesinin bütünlüğünü korumaya çalışması, çocuğunun sağ kalması için çabalaması aslında belki de fizik...

Taklit Hastalıktan Dayatılan Hastalığa Munchausen Sendromunun Analizi

İnsanı bedensel, ruhsal ve sosyal bileşenlerin bir bütünü olarak düşündüğümüzde, bu bütünlüğün korunması ve sürdürülmesi sağlıklı olmayı temsil etmektedir. Bu iyilik halinin ortadan kalkması ise hastalığı ifade eder. İnsanların hastalık davranışları, hastalığın akut veya kronik olmasından, hasta kişinin sosyo-ekonomik ve kişisel özelliklerinden etkilenebilmektedir. Sayılan bu özellikler aynı zamanda hastalığa karşı gösterilen psikolojik tepkilerin de belirleyicisi olabilmektedir. Hastalık yüzünden çekilen acı ve bu acının kişinin hayatında yarattığı etki, o kişinin psikolojik sağlamlığının düzeyine göre daha hafif veya daha şiddetli hale gelebilir. Psikolojik sağlamlık, kişinin yaşadığı zor durumlar karşısında ruh sağlığını koruyabilme kapasitesi ve bu durumlara “uyum sağlama yeteneği” (Öz ve Bahardır Yılmaz, 2009, s.83) olarak açıklanmaktadır. Psikolojik sağlamlığı etkileyen en önemli faktörlerden biri ise sosyal destektir. Kronik hastalığı olan kişilerle yapılan bir çalışmada, algı...

OSB ve Taklit Becerisi

            Taklit, erken çocuklukla birlikte gelişen sosyal bir etkileşim becerisidir. Bu beceri, çocukların hem sosyal hayatında hem de yeni bilgi ve beceri kazanmalarında önemli rol oynamaktadır (Ingersoll, 2008b; Ingersoll ve Lalonde, 2010). Ayrıca, taklidin iletişimsel yönü ele alınırsa; ebeveyn- bebek arasındaki ilk etkileşim aracı olduğunu da söyleyebiliriz (Turan ve Ökçün-Akçamuş, 2013). Örneğin, bebekler karşılıklı gülümseyerek ya da çeşitli jest ve mimikler yaparak ebeveynlerinin çeşitli ses ve hareketlerini taklit ederler ve böylelikle aslında onlarla iletişime geçmiş olurlar.          Taklidin diğer bir işlevi olan öğrenmek ise, çocuklara fiziksel ve sosyal çevrelerini keşfetme şansı tanıdığı gibi bu çevrelerden çeşitli deneyimler öğrenmesini de sağlar. Bu öğrenme sadece sosyal değil aynı zamanda bilişseldir de çünkü taklit becerisinin denem- yanılma ya da problem çözme gibi ö...