Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

9.Sayımız: Afetler

  Gökyüzünün kızıla boyandığı, hayvanların çığlıklarının göğü inlettiği, her şeyini yitiren insanların gözyaşının içimizi yaktığı, yerin su ile kaplandığı ve denizde kayıp insanların arandığı çok zor günlerden geçtik. Yangınlar söndürülse de, sel durulsa da birçok yerde birçok insan yardıma ihtiyaç duyuyor ve birçok insan da yardımcı olmaya çalışıyor. Tüm yaşananların fiziksel etkileri görüntülerle ortaya konuluyor. Peki psikolojik etkilerini ne kadar biliyoruz? Bu sayımızda, doğal afetleri psikolojik açıdan değerlendirdik. Yangının neler hissettirdiğinden, deprem korkusundan, afetlerden sonra görülen psikiyatrik rahatsızlıklardan, travma sonrası ilk yardımdan ve doğal afetlerin etkilerinden, çocuklardaki izlerinden, sonuçlarından bahsettik. Hepimizin daha fazla tedbirli olması gerektiğini, doğanın hakkettiği saygıyı görmesinin lazım olduğunu ve gerekli önlemlerin alınmasın zorunlu olduğunu anladık, anlamalıyız. Aynı zamanda, afetlerin psikolojik süreçlerini de konuşmalıyız, öğre...

Bir Savaş Meselesi

Uykunun mahmurluğunu henüz üzerinden atamamıştım. Pencerenin hemen yanındaki yatağımda bir sağa bir sola dönüyordum. Her gün mutlaka önce penceremden dışarı bakar, derin bir nefes alırdım ama nedense bugün bakmak içimden gelmemişti. Hafif sağıma döndüm. Başımı pencereye doğru uzattım. Gökyüzü bugün bir başka, bir tuhaftı. Maviliği kaybolmuş, puslu ve kızıl bir renge boyanmıştı.  Alt katta akşamdan açık unuttuğum televizyondan gelen haberlerin sesleri kulağıma çarptı. Bir yandan telefonum çalıyor, çalıyor ve çalıyordu. Sebepsizce elim ayağıma dolandı. Haberlerde yeni bir yangının olduğu yinelenip duruyordu. Uykum biraz dağılmış kendime gelmiştim. Telefonu açtığımda ablamın endişeli sesi kulaklarımda yankılandı. Yerleşim yerimizin çok yakınında bir yangın olduğunu, durumun gerçekten çok ciddi ve korkunç olduğunu söyleyerek kapattı. Endişeyle ama elimden geldiği kadar soğukkanlı olmaya çalışarak çantama koyabildiğim kadar su koyarak evden çıktım. Yaklaşık on beş, yirmi dakika içerisin...

Afetlerden Sonrası: Psikiyatrik Rahatsızlıklar

Dünyadan gelip geçtiğimiz süre boyunca birçok felaketle karşılaşıyoruz. Bazıları bizim bireysel yaşamımızın ürünüyken bazıları kaçınılamaz şekilde toplumsal oluyor. Toplumsal olarak yaşayan herkesin ömründe bir kere de olsa karşılaştığı felaketlerden biri de afetler. Bu ağustos ayında ülkece hatta dünyaca zor zamanlar geçiriyoruz. Sadece Türkiye’de 28 Temmuz’dan itibaren 197 farklı bölgede orman yangın çıktı. Doğa’nın ciğerleri şeklinde addettiğimiz ormanlarımız yanarken, bu yangınlar maalesef can ve mal kaybına da sebep oldu. Hayvanlar, birçok kişinin evleri, ekmek kapıları, yerleşim yerleri sıçrayan yangın sebebiyle yok olurken günümüzde haber ağının çok gelişmiş olmasıyla birlikte tüm Türkiye de bu acılara an be an şahit oldu.  Şüphesiz ki doğal afetlerin, özellikle birinci elden bunu deneyimleyen kimi bireylerde psikopatolojik etkiler bıraktığı bir gerçek. Günümüzde sosyal medyada bilginin çok kolay yayılabilir ve ulaşılabilir olması nedeniyle, afeti direkt deneyimlemeyen fakat...

Deprem Korkusu

Deprem denilince insanın aklına hep belirsizlik geliyor. Ne zaman, nasıl, nerede yakalayacağı belli olmayan bir felaketmiş gibi. Ne zaman olacağını gerçekten bilemesek de aslında bundan en az hasarla kurtulmak, önlem alarak zararı sıfıra kadar indirmek çok önceden keşfettiğimiz bir durum.  Maalesef, bu topraklarda, böyle felaketlerle baş edebilmek, yöntemler geliştirmek ve yetkili kişilerin sorumluluk alması çok az rastladığımız bir durum olduğu için insanların afetlere karşı yoğun korku geliştirmesi, özellikle de deprem bölgesinde olduğumuz için bu afetlerin en başını depremin çekmesi çok anlaşılır. Depremden korkan insanlar, ailelerinin, yakın çevrelerinin ve yaşadıkları yerin belirsiz bir zaman içinde yok olacağından derin bir korku duyarlar. Bu deprem korkusuna ‘Seismophia’ denir. Bu korkuda huzursuzluk, titreme, baş dönmesi, tedirginlik, kalp çarpıntısı, deprem hakkında çok konuşma ya da bu konuşmalardan kaçınma, karanlık ortamlara girmekten kaçınma gibi belirtiler bulunur. ...

Sosyal Medya Afetler

Hızla gelişen teknoloji, iletişim kanallarını da evrimleştirmeye ve yeni yollar açmaya başladı. Radyo, ilk kullanıma sunulmasının ardından 38 yıl sonrasında elli milyon kişinin evine ulaştı. Aynı sayıda kullanıcıya televizyon 13 yılda, internet ise sadece 4 senede erişebildi. İlk sosyal medya kanallarından biri olan Facebook, iki katı kullanıcıya yalnızca 9 ayda ulaştı. Farklı iletişim biçimleriyle (görsel, kısa metinler, blog vb.) hayatımıza giren sosyal medyayı klasik medyadan ayıran en temel özellik, kişilerin de içerik oluşturarak duygu ve düşüncelerini zaman ve mekân fark etmeksizin iletebilmesi oldu. Üstelik bu platformlarda fikirlerinizi paylaşmak, klasik medyanın talep ettiği ağır bütçeleri istemiyordu ve herhangi bir eğitim gerektirmiyordu! Bu gibi durumlar, sosyal medyanın hayatımıza girişini hızlandırdı ve yalnızca birkaç platforma değil, onlarca kanala hızla uyum sağladık.              ...