Yalnızca birkaç sene önce sevdiğim dostlarım ve bir dolu kitapla Moda’da bir kafede otururken sanat eserinin özel oluşu hakkında bizce kaliteli bir sohbet gerçekleştirdik. Bir taraf sanatın sanat oluşunun sanatçıyla ilgili olduğunu savunurken öteki taraf sanat eserinin sanatçıya anlam yüklediğinden bahsetti. Sanat sanatçının gördüklerini taklit etmesi midir yoksa taklit edilmeye değer bir eser üretmesi midir? İster taklit diyelim ister ilham almak, bence her eser doğanın ve yaşamın içinden gelenleri yansıtmaktır. Doğduğumuz günden itibaren gördüklerimiz ve dokunduklarımız sanat tabanımızı doyurmaya başlar, böylece elde ettiğimiz birikimle eserler doğururuz. Mağara adamlarının duvarlara çizdiği hayvan resimleriyle başlayan sanat şimdilerde yapay zeka kullanılan arttırılmış gerçeklikle devam ediyor; artık sanatı yalnızca görmüyor, duyularımızla deneyimliyoruz. Peki büyük sanatçılar eserlerini nasıl üretiyor ve nasıl bu kadar önemli oluyorlar? Bu konu hakkında kişisel bir araştırmam yok fakat hazır araştırmaları biraz kurcaladıktan ve sanat camiasının dedikodusunu dinledikten sonra bu insanların ellerinin değil, zihinlerinin bizden ayrı çalıştığını söyleyebilirim. Bilimsel bir gerçeklikten bahsetmiyorum fakat bu sanatçılar gerçekten verileri bizden ayrı işliyor gibi. Peki bu kadar özel olan zihinler bizler tarafından taklit edilebilir mi? Viyana Taklit Müzesi bu soruya “Evet!” diyor, sanatçıların bariz anlayışlarını ve kendilerini ifade etme şekillerini kavrayıp bu düzlemde eser üretiyor veya taklidini yapıyorlar. Bu durumda kafama takılan bir nokta var, sanatçının sanat anlayışından çıkmadan ürettiğiniz her şey yine o sanatçının ürününe destek olmak olmuyor mu? Yeni bir eser veya anlayış kazandırmak yerine yalnızca mevcutta olanı besliyorsunuz. O halde bunun sanata değil, sanatçının varlığına katkısı bulunuyor. Bence sanat eserinin ilk varoluşu deneyimlerimizden doğuyor, sonrası ise mevcut eserlerin birbirini beslemesinden gelişiyor. Doğadan ve yaşamdan taklitle üretilen her eseri kucaklayabilecekken bir başkasından araklanan fikir ve ilhamı hoş karşılayamıyorum. Bunun nedeni yerleşmiş etik ve ahlak ilkelerim olabilir, elbette kişisel tercihler evrensel kuralları oluşturmaz. Peki sizce sanatın başka sanatçıları taklit edilerek sürdürülmesi kabul edilebilir mi? Eğer cevabınız evet ise Viyana Taklit Müzesi’nin müdavimi olabilirsiniz! Hayır diyenleri yanıma, Moda’daki küçük kafeye alayım; konuşacak, tartışacak ve onaylayacak çok şeyimiz var.
Elif Nisa BAŞ
Yorumlar
Yorum Gönder