Ana içeriğe atla

Kabul Etmek ve Karar Vermek Doğrultusunda ACT Nedir?

 Kabul Etmek ve Karar Vermek Doğrultusunda ACT Nedir?

1980’li yıllardan itibaren özellikle bilişsel-davranışçı ekolü ele alan bazı kuramcılar psikopatolojiye bütüncül olarak yaklaşmak gerektiği düşüncesi ile daha üst düzey çalışmalara yoğunlaşmış, insan davranışını anlamaya çalışan kanıta dayalı modeller geliştirilmesi için uğraş sarf etmişlerdir. Yeni dönem yaklaşımlarının ana hedefi; psikopatolojiyi yapısal bir sorundan ziyade organizmanın çevresi ile etkileşimi çerçevesinde değerlendirmeleri, içsel yaşantılara yönelik – değiştirmeye çalışmadan- kabul tutumunu önemsemeleri, işlevselliği ön plana almaları, tanısal sınıflandırmadan ziyade klinik önemi olan davranışın analizine odaklanmaları sayılabilir. Yeni kuşak bilişsel-davranışçı terapiler veya “üçüncü dalga bilişsel davranışçı terapiler” de denilen bu yaklaşımların önde geleninin Kabul ve Kararlılık Terapisi (Acceptance and Commitment Therapy: ACT) olduğu söylenebilir. 

ACT, hayatımızda sürekli tekrar eden olaylardan ziyade, değerlerimiz bize neler söylüyor bununla ilgilidir. Varoluşçu bir çerçeve ile karşımıza çıkar ve şu soruları sormamızı ister bizden “Hayatta ne için yaşıyoruz? Kalbimizin derinliklerinde ne var?, Cenaze merasimimizde nasıl anılmak isteriz?” ACT, hayatı bir resim gibi görmemizi ve bu resmi nasıl yorumladığımızı görmemizi istiyor bizden. Temas ettiklerimiz ve temas etmek istediklerimiz, nasıl biri olmak istediğimiz, bu dünyadaki yerimiz ve varlığımız, kalbimizin en dibinde bulunan kaygılar, korkular, sevinçler ve bütün duygular bunlara dokunmamızı istiyor bizden. Ve bu temas aslında bizim nasıl davranmamız gerektiğini şekillendirecektir. ACT’ın bir diğer boyutu da şimdiki an’a odaklanmasıdır. Bilinçli farkındalığın da öğretileri ile birlikte, bütün deneyimlerimize açık, şu anda neler yaptığımıza odaklanarak farkında olmayı sağlayan eylemler sunmaktadır. 

ACT’ın amacı; anlamlı dolu ve zengin bir hayat yaşamamıza yardım ederken, hayatın kaçınılmaz olarak getirdiği acıları da kabul etmemizi sağlamaktır. ACT bunu şöyle gerçekleştirir; 

  • Izdırap verici düşünce ve duyguların etki gücünü ve hayatımızı etkileme biçimini azaltacak şekilde ele almamızı sağlayacak psikolojik beceriler öğreterek – bunlar kendindelik becerileri olarak adlandırılmaktadır.

  • Bizim için asıl önemli ve anlamlı olanın ne olduğunu açığa çıkarmamıza yardım edecek (ki bu değerlerin netleştirmesidir) hayatımızı zenginleştirecek hedefler planlamada bu bilgiyi bir kılavuz ve motivasyon aracı olarak kullanmamızı kolaylaştırır.

ACT’ta müdahalenin amacı bireyin olumsuz duygu ve düşüncelerini değiştirmek değil, bireyin bu duygu ve düşüncelerle arasındaki ilişkiyi değiştirmektir. İlişki değiştiğinde belirtilerin azalması olası bir sonuçtur ve bu durum ACT tedavisinin ikincil bir getirisidir. 

Kaygı, depresyon, kronik ağrı, somatik bozukluklar, iş stresi vb. birçok alanda etkili olduğu kanıtlanan ACT, çocukluktan yaşlılığa kadar tüm gelişim dönemlerine uygulanabilmekte ve yeri geldiğinde önleyici bir hizmet işlevi de görmektedir. Ülkemizde henüz yeni yeni yaygınlaşmakta olan ACT’ın özellikle okul psikolojik danışmanları tarafından okullarda kullanımının önemli olduğu düşünülmektedir. Bireysel veya grup formatında gerçekleştirilecek ACT temelli kontrollü etkililik çalışmalarının ve betimsel çalışmaların ulusal alan yazına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.





Kaynaklar

Harris, R. (2019). Kabul ve Kararlılık Terapisi ACT’i kolay öğrenmek, İlkeler ve Ötesi İçin Hızlı Bir Başlangıç. (Çev. Ed. Hasan Turan Karatepe, K. Fatih Yavuz)Litera Yayıncılık 4. Baskı.

Kul, A., Türk, F. (2020). Kabul ve Adanmışlık Terapisi (ACT) Üzerine Bir Derleme Çalışması. Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi. DOI: 10.26466/opus.741907 

Yavuz, F. (2015). Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT): Genel Bir Bakış. Turkiye Klinikleri J Psychiatry-Special Topics;8(2)


    Öğr. Gör. Behice Belkıs ÇALIŞKAN





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HAYAT GÜZELDİR FİLM ANALİZİ

                 Filmimiz, baş kahramanı cüretkâr, konuşkan, umursamaz bir adam olan Guido’nun amcasının yanında garson olarak çalışmaya başlaması ve Dora isminde bir öğretmene âşık olup evlenmesiyle başlıyor ve ailesiyle birlikte 2. Dünya savaşı sırasında Yahudilerin toplandığı bir esir kampına düşmesiyle devam ediyor. Bu esir kampında Guido küçük oğlunu yaşatabilmek için ona bunun bir oyun olduğunu hiç kimseye görünmeden saklanabilen ve hayatta kalanın en sonunda kocaman gerçek bir tanka sahip olacağını söyler çünkü oğlunun en sevdiği oyuncak tanktır. Böylelikle Guido oğlunun bu yıkıcı durumdan etkilenmemesini ve durumu bir oyunmuş gibi algılamasını sağlamış oldu İnsanın hayata tutunması için her zaman bir motivasyona ihtiyaç duyduğu gerçeği aslında filmde baş karakterimiz Guido’nun ailesi için kampta hayatta kalma mücadelesi vermesi, ailesinin bütünlüğünü korumaya çalışması, çocuğunun sağ kalması için çabalaması aslında belki de fizik...

Taklit Hastalıktan Dayatılan Hastalığa Munchausen Sendromunun Analizi

İnsanı bedensel, ruhsal ve sosyal bileşenlerin bir bütünü olarak düşündüğümüzde, bu bütünlüğün korunması ve sürdürülmesi sağlıklı olmayı temsil etmektedir. Bu iyilik halinin ortadan kalkması ise hastalığı ifade eder. İnsanların hastalık davranışları, hastalığın akut veya kronik olmasından, hasta kişinin sosyo-ekonomik ve kişisel özelliklerinden etkilenebilmektedir. Sayılan bu özellikler aynı zamanda hastalığa karşı gösterilen psikolojik tepkilerin de belirleyicisi olabilmektedir. Hastalık yüzünden çekilen acı ve bu acının kişinin hayatında yarattığı etki, o kişinin psikolojik sağlamlığının düzeyine göre daha hafif veya daha şiddetli hale gelebilir. Psikolojik sağlamlık, kişinin yaşadığı zor durumlar karşısında ruh sağlığını koruyabilme kapasitesi ve bu durumlara “uyum sağlama yeteneği” (Öz ve Bahardır Yılmaz, 2009, s.83) olarak açıklanmaktadır. Psikolojik sağlamlığı etkileyen en önemli faktörlerden biri ise sosyal destektir. Kronik hastalığı olan kişilerle yapılan bir çalışmada, algı...

OSB ve Taklit Becerisi

            Taklit, erken çocuklukla birlikte gelişen sosyal bir etkileşim becerisidir. Bu beceri, çocukların hem sosyal hayatında hem de yeni bilgi ve beceri kazanmalarında önemli rol oynamaktadır (Ingersoll, 2008b; Ingersoll ve Lalonde, 2010). Ayrıca, taklidin iletişimsel yönü ele alınırsa; ebeveyn- bebek arasındaki ilk etkileşim aracı olduğunu da söyleyebiliriz (Turan ve Ökçün-Akçamuş, 2013). Örneğin, bebekler karşılıklı gülümseyerek ya da çeşitli jest ve mimikler yaparak ebeveynlerinin çeşitli ses ve hareketlerini taklit ederler ve böylelikle aslında onlarla iletişime geçmiş olurlar.          Taklidin diğer bir işlevi olan öğrenmek ise, çocuklara fiziksel ve sosyal çevrelerini keşfetme şansı tanıdığı gibi bu çevrelerden çeşitli deneyimler öğrenmesini de sağlar. Bu öğrenme sadece sosyal değil aynı zamanda bilişseldir de çünkü taklit becerisinin denem- yanılma ya da problem çözme gibi ö...