Davranışçılık en genel tabiri ile 1. Dünya Savaşında ortaya çıkmış, insanda gözlemlenebilecek en tutarlı yapı olarak davranışı ele almış ve davranışların insan bilincinin yansıması olduğunu savunmuş psikoloji akımıdır. John Watson, İvan Pavlov, Edward Thorndike ve Frederic Skinner gibi ünlü isimler bu akımı geliştirmiş ve günümüze kadar getirilmesini sağlamıştır. Deneye önem verdikleri için psikolojiyi bilim haline getirmekte çokça katkıları oldukları önemli bir gerçektir.
Davranışçılığı ele alırken bu önemli isimlerin teorik çalışmalarını ve fikirlerini anlatmamız doğru bir yol gibi görünebilir. Öncelikle davranışçılık akımının kurucusu olarak da kabul edilen Amerikalı psikolog John Watson, öğrenme için pekiştirmeye ihtiyaç olmadığını savundu. Watson’a göre davranışlar doğuştan gelmez. Öğrenme çevrenin etkileri sayesinde gerçekleşir. Öğrenme için tekrar bitişiklik ve uyaranın tekrarı önemliydi. Bu sayede koşullu veya koşulsuz uyarıcıların ne kadar sık tekrar ederse öğrenmeyi o kadar güçlendireceğini öne sürdü. John Watson, “Küçük Albert Deneyi” adı verilen, birçok eleştiri toplayan ve en çok bilinen psikoloji deneylerinden biri olan deneyi yapmıştır. Aslında deneyin amacı fobilerin doğuştan gelmediğini, sonradan olduğunu göstermekti. Fakat deneyde Albert’ın beyaz fareye fobisini koşullandırma yoluyla öğretmesi çoğu insanın bunu etik bulmamasına sebep oldu. Albert’ın annesi çocuğunu deneyin sonunu beklemeden alıp gitmişti. Bütün etik tartışmalarına rağmen, fobinin sonradan oluşturulabileceğini gösteren John Watson, psikoloji tarihine ve teorisine damga vurmuştu.
Davranışçılığın ortaya çıkma sürecini anlamak için bir başka önemli kişinin hayatına bakmamız gerekir: Ivan Pavlov. Çoğumuza “Pavlov’un köpeği” tabiri yabancı gelmeyecektir. Ivan Pavlov 1848 yılında doğan bir Rus fizyologdur. Özellikle “klasik koşullanma” dediğimiz Davranışçılığın veya öğrenme mekanizmalarının temel teorilerinden biri üzerine çalışmıştır. Köpekler üzerinde yaptığı çalışmalarla ünlenen Pavlov, insan ve hayvan davranışlarının yasalaşmasına katkı sağlamıştır. Deneyde izlediği süreç sayesinde köpeğin zil sesi ile bağ kurmasını sağlamış ve et olmasa bile zili duyan köpek salya salgılamaya başlamıştır. Kilit noktalardan birisi de bu örnekte olduğu gibi başta köpek için bir anlam ifade etmeyen zil artık anlamlı bir uyarana dönüşmüştür. Bu çalışması bilim dünyasını derinden etkilemiş ve öğrenme üzerine olan düşünce yapımızı değiştirmiştir. Ve sonucunda İvan Pavlov 1904 yılında Nobel Fizyoloji ve Tıp ödülünü kazandı.
Son olarak bahsetmek istediğim benim de favori isimlerimden Frederic Skinner. Psikoloji bilimine ve davranışçılığa yaptığı katkılar ile bilinen isim “edimsel koşullanma” teorisinin kurucusudur. Pavlov’un köpekleri olduğu gibi Skinner’ın da güvercinleri ünlüdür. Edimsel koşullanma “ödül” ve “ceza” ile davranışın gerçekleşmesidir. Bu teoride hayvan, ödülü almak ya da cezadan kaçmak için bir davranışı yapmaya zorlanır. Bu sayede davranış pekişir ve sonunda öğrenilir. Duygular sonucunda değil düşünceler sonucunda bir davranış gerçekleşir. Ödül ya da ceza geldikçe davranış tekrarlanır ve bir sonraki ödül ya da ceza da tekrarlanma ihtimalini arttırır. Edimsel koşullanmada bazı terimler göze çarpar. Örneğin pekiştireç, davranışın olma sıklığını artıran uyarıcıdır. Sonuç olarak bu teoride organizmanın kendi isteği doğrultusunda bir davranışı gerçekleştirdiğini söylemek yanlış olmaz.
Günümüzde psikolojinin en önemli akımlarından biri olan davranışçılık, klinik psikolojide, deneysel psikolojide hatta görece yeni psikoloji alt alanlarında, örneğin spor psikolojisinde yaygın olarak kullanılır. Geçmişteki bilgi birikimimiz günümüz teknolojileriyle harmanlandığında, davranışçılık akımı hala canlı ve ayaktadır diyebiliriz. Hala yaptığımız deneylerde, Skinner ve Pavlov’un aldığı sonuçları tekrarlayabiliyor olmamız, bu kuramların öğrenme psikolojisinde yer etmesini sağladı. Günümüz öğretmenlerinin de çokça bu teoriler hakkında pratik ve teorik bilgiler aldığını biliyoruz. İlerideki çalışmalarda da davranışçılık şekil ve form değiştirse bile temel bilgilere sadık kalarak birçok alanda etkili olacaktır.
Cem Aydemir Altıparmak
Yorumlar
Yorum Gönder