Aslında kadın dendiğinde tecavüz veya taciz haberleri ile kucaklaşmaktan tiksindiğim için size güçlü kadınların hikayelerini yazmak istemiştim, nasıl bir dünyada yaşadığımı unuttuğum içinmiş bu umutlu ruh hali. Bugün 7 Mart, cami şadırvanında tecavüze uğrayan 10 yaşında bir kız çocuğu ve Samsun’da kızının gözleri önünde dakikalarca dövülen kadının haberi ile devam ediyorum güne. İnanması çok zor ama hepsinin videosu var sevgili okur. Modern dünyanın kronik hastalığı bu, her gördüğünü başkalarına da göstermek için arşivlemek ama suya sabuna dokunmamak. Bir yerde sabit oturduğunuz zaman sizi izleyen insanlara kitlenmenin, o kokuya benzer bir kokuyu toplum içinde duyunca kanınızın çekilmesinin, aniden dokunulduğunda tüm bedeninizin donmasının ve sıklıkla gelen tiksinme halinin ne olduğunu biliyor musunuz? Tıpta tanımı var mı bilmiyorum, biz coğrafya fobisi diyoruz. Birinin gerçekten sizi sevdiğine inanmamak, şefkatin olası bir taciz için hazırlık olduğunu hissetmek, yazdığınız en ufak mesajın/mailin dilini tekrar tekrar kontrol etmek, daha kalın ve daha bol giyinerek korunmaya çalışmak bu fobinin getirilerinden. Hayatım boyunca tetikte olmadığım tek bir gün olamayacak mı? Başımı omzuna yasladığım adamın her an başımı gövdemden ayırmasını mı bekleyeceğim? Hangi ormana gömecek parçalara ayırıp yaktığı bedenimi? Neredeyse 21’im, bu 21 senenin 3 senesini takıntılı bir sapığın hakkımda kurduğu planlarla geçirdiğimi öğrenmemin üstünden yalnızca birkaç ay geçti. Evimin izlendiği, hareketlerimin ezberlendiği ve incelendiğim 3 yıl. Hayatının başkası tarafından didiklendiğini öğrendin mi hiç? Kimse beni bunun için teselli etmedi, aksine benim onları “aranmadığıma” ikna etmem gerekti. En komiği de neydi biliyor musun, o dönem hayatımda olan başka bir erkeğin varlığı insanları ikna etmişti. Bunun bana ne kadar değersiz, önemsiz ve korku dolu hissettirdiğini kimseye anlatamadım; kimse de anlamak, inanmak istemiyordu ki zaten. Kadın olmak böyledir, kendine inandırdıkların ve başkalarını inandıramadıkların arasında sonu olmayan bir yolculuk. Yaşının, dilinin, dininin bir önemi yok; günah keçisi aranıyorsa ilk seninle eşleştiriyorlar. Sahi, bizim için de bir iyi hal indirimi var mı? Belki işlemediğimiz günahların bedellerinden erken tahliye ederler kravatla. Hayatlarının yalnızca birkaç saatlik parçası olan hatalarının bir ömür ettiğini asla anlamayacaklar, onlar daha önce arkalarına bakarak yürümek veya benzer simalar görünce kaçacak delik aramak zorunda kalmadılar çünkü. Şiddetin, psikolojik ve fiziksel tacizin önüne asla geçemeyeceğiz; evinin paşası, gönüllerin şifası (!) çocukları büyümeye devam edecek. Bizler de prenses tütüsü giydirdiğimiz kızlarımızın hangi bayram ziyaretinde sevilme bahanesi ile okşanacağını aklımızda kurup ataklar geçireceğiz. Bugün tecavüze uğrayan 10 yaşındaki o kız çocuğu için ne dediler biliyor musun, ihtiyacı vardı dediler. Bu ülkede bir insan evladı kendini 10 yaşındaki bir kız çocuğunun tecavüze ihtiyacı olduğuna inandırabiliyor. Bu dünyada iki insanın sokak ortasında birbirini sevmesine acil müdahale edilebiliyor ama karınızı/sevgilinizi öldürürseniz aile içi düzeninize saygı duyuluyor. Bu şehirde sizi katledecek adamları durduran adamlar katil olabiliyor. Bir cehennemin katılımcı kadrosu gibi hissediyorum artık, elimde avucumda kalan en son ışıkla tutunuyorum. İnsanlıktan tek beklentim insan olmaları bu saatten sonra, tüm benliğim bu inanca hizmet ediyor. Hala bizimle olan iyi adamlara, güçlü kadınlara ve temiz yarınlara uyanacak çocuklara inanıyorum. Düzeni değiştiremeyeceğiz ama birbirimize sahip çıkacağız, kalbim sizinle.
PS: Doğduğum günden beri manevi ablam olan kadın, Şebo’m, bir şarkıyla eşlik edecek bize.
Elif Nisa Baş
Yorumlar
Yorum Gönder