Kadının toplumda bir yeri olduğunu ve bu yerin sadece ev
olmadığını anlatmaya çalışmak o kadar acı ki... Kadının hem evlilik hayatını
hem iş hayatını sürdürebildiğini, kadının başarılı olduğunu göstermek zorunda
kalmak ne kadar üzücü... Kadının da haklarının olduğunu kabul ettirmeye çalışmak
nasıl da yorucu... Aslında kadının da bir insan olduğunun algılanmasını
sağlamak ne değişik. İnsanların kadını bu kadar mesele etmesi; bu kadar doğal,
hayatın akışına uygun bir durumu bir türlü akışına bırakamaması çok şaşırtıcı. Hiç
düşünüyor musunuz “neden her zaman kadın konuşuluyor” diye? Asıl konuşulması
gereken kadına olan bakış açısı, kadına olan yaklaşım değil mi? Kadının varlığı
için mücadele etmesindense herkesin bu zihniyeti değiştirmek için uğraşması gerekmez
mi?
Bu sayımızda 8 Mart Dünya Kadınlar Günü sebebiyle kadın üzerine yazmayı tercih ettik. Kadının başarısını ön plana çıkarmak isterken toplumumuzun gerçeklerinden kaçamadık ve herkes gibi mart ayında hafızamıza kazınan haberlerle sarsıldık. Eksilerden ise artılara dikkat çekmek isterken gerçeklerle tekrar yüzleştik.
Kadınların birbirini süzüp
göz devirmediği, çocuk yaşta gelin ilan edilmediği, zorla evlendirilmediği,
çocuk yetiştirmekte tek bırakılmadığı, şiddet görmediği, tacize ve
tecavüze uğramadığı, şiddet görmediği, yaşatılanlar karşısında susmadığı, öldürülmediği,
istediği gibi güldüğü konuştuğu giyindiği, her saatte her yerde rahatça
gezebildiği, fiziki özelliklerine göre belli sıfatlarla ayrıştırılmadığı,
gücünün küçümsenmediği, belli kalıplara sokulmadığı, girmek istemediği
kalıpların sorumluluğuyla yargılanmadığı, haklarını savunmak zorunda kalmadığı
ve insan olmasından kaynaklı sahip olduğu haklarının verildiği bir dünya olsun!
Editörler: Sena Karataş & Elif Büşra Bozali & Ceren Öztürk
Yorumlar
Yorum Gönder